YUKARI

Duyurular

Eklenme Tarihi: 28 Aralık 2021

Çevreyi tehdit eden zehirli kimyasallara savaş açıldı

  • Zehirsiz Sofralar Platformu kullanımının sonlandırılması, ekolojik, doğa dostu alternatiflerin uygulanması talebiyle Zehirsiz Kentler Kampanyası’nı başlattı.

    İnsan ve çevre sağlığı alanında çalışan sivil toplum örgütleri ve sivil inisiyatifler, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Zehirsiz Sofralar Platformu işbirliği ile yürüttüğü ‘Zehirsiz Kentlere Doğru’ projesi kapsamında sağlıklı bir gelecek için güç birliği yapmak üzere bir araya geldi. Zehirsiz Sofralar Platformu tarafından 23 Aralık’ta düzenlenen basın toplantısı ile Zehirsiz Kentler Kampanyası başlatıldı. Kampanyada, belediyelerden en geç 2025 yılına kadar herbisitlerin (ot zehiri) tamamen sonlandırılmasına, 2030 yılına kadar diğer tüm pestisit ve biyosidal ürün kullanımının yüzde 50 azaltılmasına, 2040 yılına kadar tamamen sonlandırılmasına dair taahhütte bulunmaları ve bu kapsamda katılımcı bir stratejik eylem planı oluşturmaları talep ediliyor. Pestisitler ve biyosidal ürünlerin zararları hakkında toplumda farkındalık yaratmak, zehirsiz kentlerin mümkün olduğu ve bununla ilgili ekolojik ve doğa dostu alternatiflerin varlığı ve uygulanabilirliği konusunda belediyelerin teşvik edilmesi de kampanyanın amaçları arasında yer alıyor.

    Kampanyaya imza ile destek verilebilir
    Zehirsiz Sofralar Platformu ve kampanyayı destekleyen diğer sivil toplum örgütleri ve sivil inisiyatifler, zehirsiz kentler için birlikte mücadele ederek; kampanyayı okulların, üniversitelerin, kent konseylerinin, spor kulüplerinin ve yerel basının gündemine taşımaya karar verdi. Paydaşlar ayrıca, Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere, taleplerini bütün yerel yönetimler ağında yaygınlaştırmak için de kampanyacılık, savunuculuk ve lobicilik faaliyetlerinde bulunacak. Platform, belediyelerle birlikte yurttaşları da zehirsiz kentler için harekete geçmeye ve katılımcı olmaya çağırıyor. Yurttaşlar, kampanyaya imza vererek destek olmanın yanı sıra, ‘Zehirsiz Kentlere Doğru’ kararlı bir adım atmaları için belediyelerin söz vermesini talep eden dilekçelerle sağlıklı bir çevrede yaşama haklarını savunmuş olacaklar.

    Çocuklar daha fazla risk altında
    Kampanya basın toplantısında pestisitlerin zararlarına yönelik konuşan Biyosidal İş ve Çevre Sağlığı Derneği’nden Doç. Dr. Tufan Nayı şunları söyledi: “Yapılan yerli ve yabancı araştırmalar, pestisit maruziyetinin sadece tarım çalışanları ile sınırlı olmadığını, tarım çalışanı olmayan kişilerden alınan saç ve kan örneklerinde de pestisitlere rastlandığını ortaya koyuyor. Pestisitlerin özellikle büyüme çağındakileri daha fazla etkilediğine, kanser, hormonal (endokrin) sistem bozuklukları, üreme hastalıkları, doğum kusurları, genotoksisite, nörotoksisite ve nörodavranışsal bozukluklara sebep olduğuna dair birçok çalışma mevcut.”

    Hamile ve bebekler için daha toksit
    İtalya’nın Güney Tirol bölgesindeki 19 çocuk oyun alanından, 4 okul bahçesinden ve 1 pazar yerinden alınan 96 çim örneğinin analiz sonuçlarına göre, tespit edilen 32 pestisit etken maddesinin yüzde 76’sının hormonal sistemi bozucu kimyasallar olduğu ortaya çıktı. Proje ortaklarından Pestisit Eylem Ağı’nın yayınladığı ve proje kapsamında Türkçeye çevrilen ‘Tüketici Rehberi’ ise, hormonal sistemi bozucu kimyasalların hamile ve bebekler için daha toksik olduğunun altını çiziyor. Ayrıca insanların zehirli kimyasallardan nasıl korunabileceğine yönelik önerilerde bulunuyor. Birçok kimyasal maddenin fetüse ulaşabileceğini belirten PAN, anne karnındaki çocuk (ve dolayısıyla hamile kadınlar) için tam anlamıyla bir sıfır tolerans yaklaşımının benimsenmesini tavsiye ediyor.

    Ekolojik alternatifler daha ekonomik
    Halk, sivil toplum örgütleri, kamu, özel sektör ve diğer paydaşların katılımcı ve kararlı bir biçimde hareket etmesinin önemine vurgu yapan Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu şöyle devam etti: “Uzun vadede, insan sağlığı, çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki zararlar dikkate alındığında, ekolojik ve doğa dostu alternatiflerin uygulanması çok daha ekonomik. Dünyada zehirsiz kent olmayı başaran pek çok yerel yönetim mevcut. Ülkemizde de hassas grupları ve alanları öncelikleyen, aşamalı bir geçişi temel alan stratejik eylem planını hayata geçirerek 2030 yılına kadar zehirsiz bir kent olmak mümkün. Proje kapsamında hazırladığımız ‘Türkiye’deki Belediyelerde Zararlı Mücadelesi Durum Analizi Raporu’ sonuçlarına göre, anket çalışmasına katılan belediyelerin yüzde 96.3’ü alternatif yöntemlerin kullanılmasının gerekli olduğunu belirtiyor. Çalışma, belediyelerin zararlı mücadelesinde kimyasallar yerine çevre dostu alternatif yöntemleri daha fazla kullanma konusunda teşviğe ihtiyacı olduğunu bizlere gösteriyor.”

    Mücadelede sorumluluk büyükşehirlerde
    Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyalogu VI programı kapsamında desteklenen, Nisan 2021’de uygulamasına başlanan proje kapsamında, pestisitlerin ve biyosidal ürünlerin zararlarını ve zehirsiz yöntemleri anlatan kaynakların yer aldığı bir web sitesinin (www.zehirsizkentler.org) ve belediyelere yönelik zararlılarla alternatif mücadele rehberinin hazırlanması planlanıyor. Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü Murat Ar da şunları söyledi: “Büyükşehir Yasası ile pek çok köy ve beldenin mahalleye dönüşmesi sonucunda 2020 verilerine göre; Türkiye nüfusunun yüzde 93’ü il ve ilçe merkezlerinde, yani kentlerde yaşıyor. Bu sebeple, zararlılarla mücadele ağırlıklı olarak büyükşehirlerin sorumluluğu haline geldi. Zehirsiz kent olmak bu konuda daha sistemli çalışmalar yürütülmesini zorunlu kılıyor. Kent sağlığı temasında çalışan bir belediyeler birliği olarak biz de konuyu belediyelerimizin gündemine taşımak için önümüzdeki dönemde gerekli adımları atmayı planlıyoruz.”

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu