YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 09 Eylül 2007

'Marmara Denizi'ni kaybettik'

  • Hidrobiyolog M.Levent Artüz açıkladı: 'Marmara Denizi artık kaybedildi. Deniz olarak nitelendiremiyoruz. Biz Marmara Denizi'ni tanım olarak Haliç özelliğine benzetiyoruz. Kirliliğin ana sebebi de evsel atıklar .Yoğun kirlilik Marmara Denizi'ni bugünkü hale getirdi.'    

    'Marmara Denizi'ni kaybettik'

    Hidrobiyolog M.Levent Artüz açıkladı: 'Marmara Denizi artık kaybedildi. Deniz olarak nitelendiremiyoruz. Biz Marmara Denizi'ni tanım olarak Haliç özelliğine benzetiyoruz. Kirliliğin ana sebebi de evsel atıklar .Yoğun kirlilik Marmara Denizi'ni bugünkü hale getirdi.'

     Deniz kestaneleri 
     
    'Bilimsel Açıdan Marmara Denizi' adlı kitaptaki çalışmaları gerçekleştiren Artüz, Marmara Denizi'nde değişen oşinogrofik şartlarının izlenmesi projesinin 2007 yaz dönemi çalışmalarını 31 Temmuz'da başlattıklarını ifade etti. 1952 yılından bu yana Marmara Denizi ile ilgili çalışmaların devam ettiğini belirten Artüz, hak ettiği itibarı bir türlü bulmayan Marmara Denizi'nde bir zamanlar deniz kaplumbağalarının olduğunu, hiç bir arıtmaya tabi tutulmadan evsel atıklarla denizin kirletildiğini belirterek ' Deniz kaplumbağalarının üreyeceği ve etki bölgelerinden kum alarak yaşam alanları daraltılıyor, fokların tek barındıkları noktanın tam da üzerine devasa fabrikalar ve rıhtımları inşa ediliyor. 
      
     
    Moloz ve hafriyatlarla denizimiz dolduruluyor ve toplam nüfusun yüzde doksanının yaşadığı Marmara'da duyarsızlığın had safhada olduğunun altını çizerek, yaptılları çalışmalarla ilgili şöyle konuştu; 'Marmara Denizi içinde koordinat anlamında 50 istasyonumuz var. Her yıl bu istasyonların olduğu yerlerin bulunduğu alanda değişik 25 parametrenin ölçümünü yaparız. Bu 25 parametreyi belirleyen unsurlardan bazıları; sıcaklık, tuzluluk, elektrik geçirgenliği, bulanıklık, asitlik derecesi gibi unsurlardır. Bu 25 parametrenin toplamından denizin kirlilik profili ortaya çıkar. O profiller arka arkaya konulduğunda deniz kirliliği profili belirlenir. Marmara Denizi artık kaybedildi. Deniz olarak nitelendiremiyoruz. Biz Marmara Denizi'ni tanım olarak Haliç özelliğine benzetiyoruz. Yoğun kirlilik Marmara Denizi'ni bugünkü hale getirdi. Kirliliğin ana sebebi de evsel atıklar. Yerleşim yerlerinin büyük bir bölümünün evsel atıkları denize basılıyor. Bu da deniz içindeki mikroskobik canlıların aşırı çoğalmasına neden oluyor. Bütün canlılarda tür çeşitleri azalıyor. Diğer fert adetleri artıyor. Bu artanlar bazen işinize yarıyor, lüfer oluyor, palamut oluyor. Bundan 5 yıl önce her tarafta lüfer bolluğu vardı örneğin. Bazen denizanası oluyor sinirimizi bozuyor. Bazen deniz kıpkırmızı oluyor, gecenin deniz ışıl ışıl oluyor. Bunun gibi artan farklı farkı canlılar var. Bu canlılar dayanamıyor ölüyor. Kirliliğin oluşturduğu unsurlar. Bunlardan birini de şu anda yaşıyoruz. Deniz bazen yağmurdan sonra, maviden yeşile döner. O yeşilliği yapan deniz içindeki mikroskobik canlılar. Biz canlıları göremiyoruz, çok yoğun oldukları için biz onları ancak ışık yansımasından mavi değil yeşil olduğunu görüyoruz. Bunların bazıları da biyolojik zehir içeriyor. Bu mikroskobik canlıların zehir içerdiği 1987'li yıllarında tespit edildi. Avrupa Birliği ülkeleri Marmara Denizindeki çift kabuklu canlılar dediğimiz midye, kum midyesi gibi deniz ürünlerini ülkelerine artık sokmuyorlar. Türkiye'de bu durum kimsenin umurunda değil. Yurt dışındakiler çift kabuklu dediğimiz ürünlerin zehirli olduğunu biliyor. Bu canlılar zehirli dediğimiz planktonları yiyiyor bu da bizi ciddi derecede etkiliyor. Karada tıbbi bir istatistik olmadığı için denizdeki mikroskobik canlılardan etkilenen vakalar konusunda tam bir bilgiye sahip değiliz. Şarköy'ü ele alırsak, bir günlük ağır ishal, grip sanılan vakalar olması lazım. Bence vardır, ama tıbbi bir çalışma olmadığı için öğrenemiyoruz. Aynı şekilde cilt lezyonlarının olması lazım. O da bir başka planktonların etkisi ile olan bir durum. Biz Marmara Bölgesinde buna benzer ciddi vakalar tespit ettik. Bu yaraların fotoğrafını çektik, dermatologlarla çalıştık. Bu deniz içindeki mikroskobik zehirli planktonlar halk sağlığını tehdit etmektedir.'dedi. Hidrobiyolog M.Levent Artüz çalışmalarının 365 gün sürdüğünü, çalışmalarına en büyük ilginin askeri kurumlardan geldiğini, çalışmalarının Tarım Bakanlığı alanına girdiğini, Koruma Kontrol Kurulu Genel Müdürlüğü'nden araştırma izni alarak bu çalışmaları başlattıklarını, Askeri kurumların dışında başka kurumlardan çalışmaları ile ilgili bilgi isteyen olmadığının altını çizdi.

    Sonda aleti  
     
    Marmara Denizi'nde 2007 yaz dönemi çalışmaları İstanbul Beşiktaş Belediyesi'nin sponsorluğunda gerçekleşiyor. Çalışmalara Hidrobiyolog M.Levent Artüz başkanlık yaparken, kardeşi Elektrik mühendisi Bülent Artüz dışında 3 biyolog, 2 çevre mühendisi ve 1 su ürünleri mühendisi de görev alıyor. Çalışmalarda mekanik ölçümler yapıldığı ve Amerika'dan getirilen sonda aletinin büyük faydasını gördüklerini ifade eden Artüz ' Çok küçük ölçümleri yaptığımız alet Avrupa'daki birimlerde dahi olmadığını düşünüyorum. Sonda aleti denizden aldığı planktonları kendisi ölçümlüyor, hafızasına alıyor. Biz de bilgisayara aktararak bilgileri alıyoruz'dedi. 31 Temmuz Salı günü Marmara Denizi'nin Karadeniz'e açılan kıyılarından başlayan çalışma, Çanakkale Boğazı çıkışında son bulacak.
    Yazı ve fotoğraflar: Yakup Önal / 09.08.2007

     
    http://www.kesfetmekicinbak.com/doga/04996/   

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu