YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 22 Ekim 2007

Halk İstemezse Altın Çıkarmayız

  • Kaz Dağları'ndaki altın arama faaliyetlerine tepkiler günden güne büyürken Koza Altın İşletmeleri A.Ş.'nin Genel Müdürü İsmet Sivrioğlu da, 'Altın bulsalar dahi eğer halk istemezse altını çıkarmayacakları' sözü verdi.    

    20.10.2007 - Radikal, Serkan Ocak

    Çanakkale ve Balıkesir'de 17 yerde altın arama ve işletme ruhsatı bulunan ve Bergama'daki maden çalışmalarıyla tanınan Koza Altın'ın Genel Müdürü Sivrioğlu Radikal'in soruları yanıtladı.

    Bergama'yı ikna ettik
    "Madencilik halkla barış olmadan yapılamaz" diyen Sivrioğlu'nun açıklamaları şöyle: "Çevrenin korunması da cevherin çıkarılması da gerekir. Altın çıkarma işi yöre halkıyla barış içinde yapılmalı. Koza Altın'ın ruhsatı olmasına rağmen Kaz Dağları'nda hiçbir çalışması yok. Eğer halk istemezse o bölgede madencilik yapmayız. Bergama'da da insanlar önce istemiyordu, ancak biz halka çevreye zarar vermediğimizi kanıtladık. Maden ocaklarının bulunduğu noktadaki zeytin ağaçları civarındakilerden çok daha fazla zeytin verdi."
    Sivrioğlu, madencilikte iki yöntem olduğunu anlattı: "Biri açık diğeri kapalı ocak. Bu cevherin derinliğine, kalınlığa, miktarına bağlı. Kapalı ocakta yerüstü daha az etkileneceği için, çevreye etkisi daha az. Açık alandaysa geniş alanda çalışma gerekiyor. Açık ocak yapılırsa bir miktar ağaç kesmek gerek. Bunların da zeytinlik veya milli parkta olmaması gerekir. Türkiye'de Çanakkale'den Muğla'ya her yerde altın rezervi var. 6 bin 500 ton altın rezervinden söz ediliyor." Sivrioğlu, Bergama Ovacık'ta hem kapalı hem de açık ocak, Balıkesir Havran'daysa açık ocakları bulunduğunu belirtti.
    İTÜ Metalurji Mühendisliği öğretim görevlisi Prof. Dr. İsmail Duman ise ister kapalı ister açık olsun bütün maden ocaklarının Kaz Dağları'nı tahrip edeceğini savundu. Duman, "Maden kapalı olsa dahi çıkarılacak bu toprak bir yere konulacak ve bunun için ağaçların kesilmesi gerekecek. Kaz Dağları'nın böyle bir yeri yok. Ovacık'ta bugün madencilik yüzünden tepe kalmadı" dedi.

    Toprak ne olacak?
    Peki, daha maden arama sondajı aşamasında bile kesilen ağaçlar, çıkan toprak yüzünden yörede tedirginlik yaratan madenler, bir de işletme ruhsatı alırsa bölgede ne kadar toprak oyulacak?
    Koza Altın Gemel Müdürü Sivrioğlu, kendi madenleri için kabaca bir hesap yaptı: "Kapalı ocakta cevhere ulaşana kadar taş-toprak çıkarılır. Cevher bölgesine inilince toprak fazla çıkarılmaz sadece cevher çıkarılır. Toprak oranı kimi zaman bire üç kimi yerlerde bire 10 oranında olur. Yani 1 ton cevher için 10 ton toprak çıkarılabilir. Standartı yok. Galeri genişliğine, derinliğe göre değişir."
    Altın madenciliği konusunda en çok tedirginlik yaratan unsurlardan biri de siyanür kullanımı. Sivrioğlu, Koza olarak siyanürü nasıl bertaraf ettiklerini şöyle anlatıyor: "Siyanür iki türlü bertaraf ediyoruz. Ya kimyasal arıtmayla da ya da havuzlarda. Bergama'da ikisi de kullanılıyor. Siyanürü katı halde ithal ediyoruz. Suyla karıştırılıp kullanılıyor. Siyanür kullanıldıktan sonra, bazen atık havuzuna alıyoruz. Burada doğal ortamda iki ayla dört yıl arasında siyanür bozuluyor. Diğer yöntemde, kullanılan siyanür plastik torbalara konuluyor. Sonra tahta sandıklara alınıyor. Sandıklarda çelik konteynırlarla kimyasal arıtma yapılan yere taşınıyor. Arıtılan siyanür göle veya dereye bırakılıyor."

    Deterjan veya siyanür fark etmez
    Maden Mühendisleri Odası Başkanı ve İTÜ Maden Fakültesi öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ekrem Yüce'ye göre madencilik tartışmalarının gelip siyanüre kilitlenmesi 'çok yanlış': "Deterjanın hammaddesini bile doğaya doğrudan verirseniz, en az siyanür kadar tehlikeli" diyor. Peki madencilikte kullanılan siyanürün hiç mi tehlikesi yok? Yüce, "Siyanür kullanıldıktan sonra atık deposuna konulur. Ama bu depodan doğanın kabul edebileceği ölçüden fazla veya sürekli sızma olursa yeraltı sularına karışıp insan sağlığını tehdit eder" diyor.

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=236202    

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu