YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 25 Ağustos 2020

Denizdeki plastik alarm veriyor

  • WWF-Türkiye’nin araştırması, dünyada her yıl 8 milyon ton plastik atığın denizlere karıştığını ortaya koydu. Bu atıkların kıyılarda ve denizlerdeki canlı yaşamı için önemli bir tehlike oluşturduğu vurgulanan araştırmada, 2030’a kadar plastik kirliliğini durduracak, küresel ölçekte ve bağlayıcı yeni bir BM Sözleşmesi düzenlenmesi gerektiğinin altı çizildi.

    Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF), kıyı ve denizlerdeki atık sorununun niteliklerini daha iyi anlamak amacıyla, seçilmiş pilot alanlarda araştırma çalışmaları yürütmeyi sürdürüyor. Son olarak atık sorununun niteliklerini daha kapsamlı bir biçimde tanımak, nedenlerini daha doğru tespit etmek ve daha etkili çözümler geliştirmek amacıyla yaptığı ‘Türkiye Kıyılarında Atık Analizi Araştırması’nın sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Rapora göre; dünyada her yıl 8 milyon ton plastik atık denizlere karışıyor. Türkiye; Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında başarılı atık yönetimi konusunda son sıralarda ve denizlere karışan plastikte dünyadaki en büyük 6’ncı kaynak ülke.

     

    Atık gerçeği korkutucu boyutta

    Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) Haziran 2018’de yayımladığı rapora  göre; dünyada en fazla plastik atık üreten dördüncü bölge olan Akdeniz’deki atıkların yüzde 95’ini plastik maddeler oluşturuyor. Her yıl yaklaşık 0.57 milyon ton plastik atığa maruz kalan Akdeniz’in her kilometrekaresinde, boyutları 5 milimetreden küçük 1 milyon 250 bin plastik parça bulunuyor. Bu, her dakika denize 33 bin 800 plastik şişenin atılmasıyla eşdeğer. Bu hızla devam ederse, plastik atık miktarının 2050 yılında dört katına çıkacağı öngörülüyor. Mısır, Türkiye ve İtalya, Akdeniz’e karışan plastiklerin üçte ikisine neden oluyor. Her yıl yaklaşık 7.8 milyon ton plastik üretilen Türkiye’de 3.7 milyon ton plastik atık oluşuyor ve bunun 1.1 milyon tonu doğaya karışıyor. Geri dönüşüm oranı ise yaklaşık yüzde altı. Bu bozuk sistemin neden olduğu sızıntı yalnız insanı değil doğayı da etkiliyor.

     

    Dünya plastik krizinin tam ortasında

    Bugüne kadar, Akdeniz’de yaşayan 134 tür deniz canlısının plastik atıkları yediği,  270’ten fazla hayvan türünün plastik atıklara takıldığı, 240’tan fazla türün ise plastik yuttuğu kaydedildi. Ayrıca, her yıl yediğimiz gıda ve içtiğimiz suyla birlikte daha fazla plastik yutarken bunun  sağlığımız üzerindeki etkilerini henüz tam olarak bilmiyoruz. Dünyamız, plastik krizinin tam ortasında ve bu konudaki tek sorun görüntü kirliliğinden ibaret değil. Kıyılarımıza ve denizlerimize ulaşan plastik atıklar bu ekosistemlerdeki canlı yaşamı için önemli bir tehlike oluşturuyor.

     

    Yeni bir sözleşme düzenlenmeli

    İşte Türkiye Kıyılarında Atık Analizi Araştırması’ndan başlıklar;

    ·      Kışın, toplam polimer atıklarının yaklaşık yüzde 80’ini plastik torbalar, pet ve plastik/pet şişeler ile içecek kapak ve halkaları  oluşturuyor.

    ·      Baharda yapılan ölçümlerde ise torba/şişe/kapak ve halkaya eklenen sigara izmaritinin, atıkların yüzde 41'ini oluşturduğu görülüyor.

    ·      Raporda, Türkiye kıyılarındaki kirliliğin ayrıntılı resmini çekebilmek için yürütülen veri toplama çalışmalarında, belirlenen pilot bölgelerde toplanan çöpler ile bu bölgelerin kirliliğini ölçümleyip mevsimsel çöp dağılımları ana kategoriler altında sınıflandırıldı.

    ·      Pilot bölgelerin kış, bahar ve yaz verileri Çöp Atlası’nda Türkiye haritası üzerinde infografikler olarak görüntüleniyor; her grafikte ise bölgede sezonluk toplanan çöplerin dağılımları ana kategoriler altında sınıflandırılarak gösteriliyor.

    ·      2030 yılına kadar denizlerimizdeki plastik kirliliğini durduracak, küresel ölçekte ve bağlayıcı yeni bir Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi düzenlenmesi gerekiyor.

     

    Tüketim alışkanlıkları gözden geçirilmeli

    WWF’in değerlendirmesi, mevcut üretim modelleri ve tüketim alışkanlıklarının ivedilikle gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu çerçevede üreticilerin, yeşil ekonomiye geçiş yapması; milyonlarca ton atık ambalaj ve türevi üreten endüstride döngüsel ekonomiye hızla geçiş için gerekli yatırımları gerçekleştirmesi ve endüstriyel dönüşümü sağlaması gerektiğine vurgu yapıyor. Tüketicilerin ise topyekün bir seferberlik ile ‘Atığına sahip çıkma ve ayrıştırma’ konusunda bilinçlendirilmesi ve bunu yaşam pratiğine dönüştürmesi gerekiyor. Bu bağlamda atılması önerilen belli başlı adımlar şöyle sıralanıyor:

    ·      Kent konseyleri ve mahalle meclislerinde, halka, kamusal alanların temizliği, ‘atıkları, atık konteynerlerine atma (çöpü çöp kutusuna atma)’ kültürü ve atık ayrıştırmanın önemi konularında düzenli aralıklarla eğitimler verilebilir.

    ·      Belediyeler, düzenli aralıklarla atık konteynerlerindeki çöpleri toplayabilir, atık ayrıştırma konteynerlerini belirli noktalara koyabilir.

    ·      Belediyeler, Belediye Meclis Toplantıları’nda atık meselesini gündemine alarak, canlı yayınla konunun halk sağlığı açısından önemine ve dönüştürülebilir ayrıştırma yönteminin getirilerine değinebilir.

    ·      Ülke genelinde çalışan dernek ve vakıfların yereldeki temsilcileri ülke bazında yürütülen kampanyaları yerel ölçeğe indirgeyerek uygulama başlatabilir. Bu kurumlar, Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yaparak, okullarda ekolojii eğitimleri, çevre temizliği dersleri verebilir.

    ·      Yerel düzeyde çevre konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları, atık ayrıştırma ve toplama konusunda yaşanan zorluk ve sıkıntıları tespit edebilir, durum analizi yapabilir ve belediyenin çevre birimlerine durumu raporlayabilir; iyi uygulamalara ön ayak olabilir.

    ·      Yerel dernekler, farkındalık eylemleri yapabilir, görsel ve videolarla konuya dikkat çekebilir, muhtarlıkları ziyaret ederek halkın bilinçlenmesi konusunda çalışabilir.

    ·      Belediyeler tarafından, iyi uygulamalar konusunda muhtarlıklara bir takım teşvik veya ödüller verilebilir. Bu sayede, en küçük yönetim birimi bazında, çevre duyarlılığı açısından muhtarların daha aktif rol alması sağlanabilir.

    ·      Karar alma ve uygulama yetkisine sahip tüm kamu, kurum ve kuruluş yöneticileri, idarecileri ve çalışanlarına yönelik; atık ayrıştırma konusunda uygulamalı eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirilebilir. Karar vericilerin, aldıkları kararların, yaptıkları planlamaların alan bazındaki etkilerini görmeleri, bundan sonraki planlama çalışmalarının sağlıklı gerçekleştirilmesi açısından çok önemli.

    ·      Üretim sektörü, doğaya zarar veren ürün, ambalaj ve türevlerini kademeli olarak değiştirirken; kamu idarelerinin ve yerel yönetimlerin yetkileri dahilinde etkin denetim ve kontrol sağlaması beklenmektedir.

    ·      Atıklarını rastgele çevreye atan kişi ve kurumlar teşhir edilebilir.

    ·      Farklı endüstri kollarının, ürettiği çöpleri ve atıkları toplamak ve geri dönüştürmek için bütçe/ödenek ayırması, kullanmakta oldukları kaynakların sürdürülebilirliği ve ürünlerini satacakları insanların sağlığı ve esenliği için kaçınılmaz bir zorunluluk. Palyatif (geçici) çözümler ve popülist projeler ile üretimin yerini sürdürülebilir ve doğaya zarar vermeyen üretim modelleri almalı.

    ·      Çevre bilincini artırmaya yönelik çalışmaların hem yerelde (örneğin plajlara konu ile ilgili bilgilendirici/uyarıcı tabelalar koymak) hem de ülke düzeyinde gerçekleştirilmesi önemli.

    ·      Altyapısal sorunların çözümü (kanalizasyon/nehirlerin ıslah edilmesi gibi) kıyılardaki kirlenmenin önüne geçilmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

     

    Raporu bu linkten indirebilirsiniz.


Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu