YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 20 Şubat 2008

Türkiye, Kyoto Sonrasına Acilen Hazırlanmalı, Yoksa...

  • TBMM Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi Araştırma Komisyonu Başkanı Mustafa Öztürk, Türkiye'nin Kyoto Protokolü sonrası dönem için bir an önce pozisyon alması gerektiğini vurguladı.

    19.02.2008 Birgün

    TBMM Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi Araştırma Komisyonu Başkanı Mustafa Öztürk, Türkiye'nin Kyoto Protokolü sonrası dönem için bir an önce pozisyon alması gerektiğini vurgulayarak, eğer bunlar yapılmazsa Türkiye'nin 2012 sonrasında önüne konacak yol haritasını kabullenmek zorunda kalacağını söyledi. Öztürk, "Belki önümüze çok ağır şartlar koyacaklar. Biz bunu daha önce, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde yaşadık" dedi.

    Öztürk, Kyoto Protokolü'nün uygulama süresinin biteceği 2012 sonrası için devletlerin tartışmalara başladığını belirterek, 2012 yılı sonrası belirlenecek yol haritasında imzasının bulunmasını isteyen devletlerin şimdiden harekete geçtiğine işaret etti.

    Kyoto Protokolü sonrası dönemi şekillendirmek için yürütülecek çalışmaların Mart ayında başlayacağını ve Aralık 2009'a kadar süreceğini anlatan Öztürk, aynı dönemde Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ta bir toplantı yapılarak 2012 sonrası iklim değişikliğiyle ilgili yol haritasının belirleneceğini dile getirdi. Çalışmaların, Kyoto Protokolü'ne taraf olan ülkeler nezdinde sürdürüleceğine dikkati çeken Öztürk, bunların protokole taraf olan ülkeler ve taraf olmayan ülkeler şeklinde iki eksen üzerinden yürütüleceğini belirtti. Türkiye'nin bu çerçevede bir an önce yol haritasını belirlemesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, "Ulusal özel şartlarımız var diyoruz. Bu özel şarüar ne ise bunlarla ilgili tartışmayı bir önce başlatıp, bu konularda öngörülen yaklaşımları ele almalıyız. Uluslararası platformlarda neyi ele alacağız, ortaya ne koyacağız, belirlememiz gerekiyor" diye konuştu.

    Türkiye'nin, Çevre ve Orman Bakanlığı öncülüğünde belirleyeceği özel şartların uluslararası boyutta tartışılabilir olmasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Öztürk, bu tartışmaları yürütecek ekibin Dışişleri Bakanlığı tarafından belirlenmesi ve ekip üyelerinin Kyoto Protokolü'nü bilen, diğer ülkelerin pozisyonları hakkında bilgi sahibi olan kişilerden oluşması gerektiğine işaret etti.

    "Şu anda bunların hiçbiri yok" diyen Öztürk, eğer bunlar yapılmazsa, Türkiye'nin 2012 sonrasında önüne konulacak yol haritasını kabullenmek zorunda kalacağı, bunun da sanayi, tarım ve kentsel çalışmalar açısından büyük sıkıntılar yaşanmasına neden olabileceği uyarısında bulundu. Öztürk, "Belki önümüze çok ağır şardar koyacaklar. Biz bunu daha önce, Birleşmiş Milleder İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşme-si'nde yaşadık. Bizim özgün ve özel şardarımızın net olarak belirlenip, bir an önce uluslararası arenada tartışmaya açılması gerekiyor" diye konuştu.

    Bu tür uluslararası tartışmaların yürütüldüğü ülkelerin oluşturduğu gruplar bulunduğunu anlatan Öztürk, Türkiye'nin bu gruplardan birisinin içerisinde yer alması gerektiğini söyledi. Bunun öneminin, uluslararası çalışmalarda ortaya çıktığını ifade eden Öztürk, gruplar içerisinde yer alan ülkelerin sözünün dinlendiğini ve dikkate alındığını belirtti. Öztürk, "Biz, bu grupların hiç birisinin içerisinde yer almıyoruz. Bu gruplar, kendilerini ilgilendiren sorunları toplantılar öncesinde günlerce tartışıyorlar. Kendi yaklaşım ve tutumlarını ortaya koyuyorlar. Söz sahibi oluyorlar" dedi.

    Bu Yalnızlıktan Kurtulmalıyız

    "Türkiye, hiçbir tartışma grubuna dahil olamıyorsa, kendi grubunu kursun" diyen Öztürk, Türkiye'nin kendi şartlarına uygun Brezilya, Meksika, Güney Kore gibi ülkelerle yeni grup kurabileceğini söyledi. Öztürk, şöyle devam etti:

    "Türkiye, iklim değişikliğiyle ilgili çalışmalarda yalnızlıktan kurtulmalı. Bununla ilgili kendine uygun bir pozisyon belirlemeli. Bunun için kendi içindeki sorunları bir an önce çözümlemesi gerekiyor. Sırf bu nedenle protokole taraf ülkelere sunulan teknolojik ve bilimsel imkanlardan yararlanamıyoruz. Kyoto'ya imza atmadığımız için tarafgir ülkeler nezdinde 2012 sonrası çalışmalarda aktif rol alamayacağız. Kyoto'ya taraf olmadığımız için AB sürecinde çevre çalışmalarıyla ilgili fasılında açılmayacağı kanaatindeyiz. Çünkü AB, Kyoto Protokolü'nü bir iç mekanizma olarak kabul etmiş durumda. Bugün Kyoto'ya imza atsak 2012'ye kadar salınım azaltılmasıyla ilgili bir yükümlülüğümüz olmayacağı kanaatindeyim. Çünkü, bir ülkenin EK-B listesine kabulü epeyce uzun bir süre gerektiriyor. Beyaz Rusya, EK-B'ye girmeyi taahhüt etti, 1,5 yıldır yalnızca 3 ülke onayladı bu talebi."

    http://www.birgun.net/bolum-72-haber-59237.html#haber_basi
        

        

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu