YUKARI

Sürdürülebilir Kalkınma

Eklenme Tarihi: 20 Ocak 2023

Döngüsel ekonomi ile biyoçeşitliliği nasıl koruruz?

  • Döngüsel ekonomi, atığı ortadan kaldırarak, kaynakların verimli kullanılmasını sağlıyor.

    Dünya tarihi boyunca görülmemiş bir hızla biyoçeşitliliğin yani canlı türlerinin kayboluşuna şahit oluyoruz. 1970’ten 2022’ye kadar bilinen türlerin yüzde 69’unu kaybetmiş bulunuyoruz. Türler yok olursa ne olur, tam manası ile bilmiyoruz çünkü ekosistem bütünlüğü açısından hangi türlerin ne gibi kritik işlevleri olduğunu tahmin etmek karmaşık bir konu. Kesin olarak bildiğimiz ise ekosistemleri zayıflamış bölgelerin verimliliklerini kaybettikleri; su kaynaklarının ve karbon yakalama fonksiyonlarının azaldığı; dayanıklılıklarının azalması ile yangın, sel ve olağanüstü hava olaylarına daha açık hale geldikleri.
    ‘Biyoçeşitlilik neden hızla azalıyor?’ dendiğinde öne çıkan sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

    Beslenme biçimlerimiz
    Dünyada 8 milyar insan olarak çevre üzerinde bir ayakizi yaratıyoruz. Nasıl beslendiğimiz ise biyoçeşitlilik açısından bir tehdit. Dünyada yılda yaklaşık 340 milyon ton et, 800 milyon ton süt tüketiliyor. Nüfusun artışı ve beslenme alışkanlıklarının değişmesi ile son 50 yılda et tüketimi üç katına çıkmış durumda. Her ne kadar gelişmiş toplumlarda vejetaryen olmak veya eti azaltmak gibi çabalar olsa da (Örneğin İngilizlerin üçte biri geçtiğimiz 10 yıl içinde bunu yaptığını söylemiş) toplamda sadece nüfusun yüzde 22’si vejetaryen. Bu tüketimi desteklemek için kara ve deniz alanlarında değişiklikler yapmaya, gıda üretimi ve hayvancılık için doğanın dengesini bozacak genişlemeler yaratmaya devam ediliyor.

    Karaların yüzde 75’i değiştirildi
    Nature bilimsel dergisine göre, karaların yaklaşık yüzde 75’i, okyanusların ise yüzde 66’sı ağırlıklı gıda üretimi için değiştirilmiş durumda. Tarım ve insan yerleşimi için yapılan arazi değişimleri, orman veya diğer biyoçeşitliliğin evi olan alanların bozulmasına sebep oluyor. Ötesinde tarım arazileri üzerinde verimliliği artırma odaklı ilaçlama, aşırı gübreleme; buna bağlı toprak kalitesinin ve su kaynaklarının bozulması yine canlı türleri için önemli tehdit. Aşırı balıkçılık, deniz ve su sistemlerinin kirlenmesi su canlıları nüfusunun azalmasındaki diğer temel sebepler… Öyle ki Antarktika’daki deniz canlılarının sistemlerinde bile plastik kirliliğinin izleri var. İnsan ayakizini genişleten tüm yapılı çevre (yerleşim alanları, yollar, barajlar, üretim tesisleri vs.) ekolojik sistemin bütünlüğünü ve çeşitliliğini tehdit ediyor.

    Aşırı malzeme kullanımı
    Emisyonların yarısı ve biyoçeşitlilik kaybının yüzde 90’ı kaynak (maden) çıkarma ve işlenmesi ile ilgili. Yani kullandığımız (ve sonra çöpe attığımız) kaynaklar biyoçeşitliliğin yok olmasına sebep oluyor. İyi yönetilemeyen madencilik, özellikle gelişmekte olan ülkelerde çevreye toksin ve hatta radyoaktif maddeler salan atık barajları, çevrenin bozulması ve biyoçeşitlilik için önemli risk oluşturuyor. 2020 senesinde Responsible Mining Foundation / Sorumlu Madencilik Vakfı tarafından yapılan araştırma, maden şirketlerinin atık barajlarının dokümantasyonu ve güvenliği konusunda ilerleme kaydedilmediğini söylüyor. Ötesinde madenlere olan talebin önümüzdeki dönemde azalması beklenmiyor. Örneğin Avrupa Birliği’nin 2030’da şu an kullandığı lityumun 18 kat fazlasını, kobaltın ise beş kat fazlasını kullanacağı öngörülüyor. Küresel ticaret zincirinin maliyetleri arasında maalesef doğaya ve doğanın tüm canlılar için yaşamı düzenlemesini sağlayan ekosistem hizmetlerine verilen zarar yok. Rekabetin fiyat üzerinden yapıldığı bu ticaret sisteminde zararı yine ekosistemler ödüyor. Sonuç olarak önümüzdeki 10 yıllarda biyoçeşitliliğin rekor hızla kaybolmaya devam edileceği ve 1 milyon canlı türünün risk altında olduğu tahmin ediliyor.

    Döngüsel ekonomi nasıl bir çözüm sunuyor?
    Eylül 2021’de Ellen MacArthur Vakfı tarafından yayımlanan ‘The Nature Imperative: How the circular economy can tackle biodiversity loss’’ raporu biyoçeşitlilik kaybının yönünü değiştirmeyi ve doğa-pozitif bir geleceğe yönelik eforları şu başlık altında topluyor:
    Biyoçeşitliliğe risk oluşturan tüm atık ve kirlilik ortadan kaldırılmalı
    Biyoçeşitliliğe alan açmak için ürün ve malzemeler, atığa dönüşmeden, döngüsel olarak, tekrar ve tekrar kullanılmalı. Doğanın kendini yerine koyma becerisine destek olacak yeni alanlar kurgulanmalı. Döngüsel ekonomi, temelde atığın ortadan kaldırıldığı ve kaynakların tekrar tekrar kullanıldığı bir sistem tasarımı. Her bir aşamasında malzemenin değeri olduğunu savunur. Yeniden kullanım, geri dönüşüm, kompost gibi yöntemlerle canlı nüfusu için tehdit oluşturan atığın ve kirliliğin önüne geçer. Atığın oluşmadığı durumda doğadan tekrar tekrar yeni malzemelerin çıkarılması ihtiyacı ortadan kalkar. Bu da canlıların devamlılığı için gerekli ekosistemlerin korunmasına, bozulanların ise toparlanmasına olanak tanır. Aynı zamanda döngüsel ekonomi, yeni teknoloji ve yöntemlere rehber olur. Ekonomik aktivite doğa ile uyumlu çalışacak şekilde yeniden organize olur; örneğin rejeneratif tarım, zirai ormancılık, zirai ekoloji, kontrollü otlatma yöntemleri, karbon yakalama gibi yeni ekonomik fırsat alanları doğar. Özetle döngüsel ekonomi kaynakları atığı ortadan kaldırarak, kaynakların verimli kullanılmasını sağlar. Bu sayede çevreye negatif etkisi olan ekonomik aktivite yerine pozitif dönüştürücü etkisi olan yeni ekonomik sistem tasarımlarına yol açar.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu