YUKARI

Sürdürülebilir Kalkınma

Yazar: Doç Dr. Barbaros Gönençgil | Eklenme Tarihi: 29 Haziran 2008

Uluslararası Bir Eko-Etiket Olarak “Mavi Bayrak”

  • Yaz mevsimi ile birlikte deniz mevsiminin de açıldığı bu günlerde tatil, turizm, çevre gibi kelimeler daha çok kullanılır olmaya başladı. Hele Türkiye gibi ihracat gelirlerinin yaklaşık %20’sini turizmden karşılayan bir ülke için önemli bir konu turizm ve turist.

    Ancak konu sadece turist veya turizm geliri değil elbet. Katma değeri bir ülke için bu kadar önemli olan bir sektörün sürdürülebilir olması, turizmin doğal, tarihi ve kültürel çevreyi tahrip etmeden gerçekleştirilmesi herkese düşen önemli bir görev. Bu açıdan, ister bir yatırımcı olun, ister sadece bir turist ya da karar verici, herkesin bireysel ve kurumsal olarak yapması gerekenler var.

    Konu turizm ve önümüzdeki mevsim yaz olunca ilk akla gelen turizm türü elbette 3S oluyor. Yani deniz (sea), kum (sand) ve güneş (sun). Böyle olunca da yine ilk akla gelen özellikle Çeşme’den Mersin’e kadar uzanan kıyı hattı ve plajlarımız. Çok çeşitli turizm türleri arasında belki de en yaygını ve en çok tercih edileni olan 3S turizmi ülkemiz için de önemli bir gelir kaynağı. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi bu turizm türünün de sürdürülebilir olması yine bazı koşullara bağlı.

    Bugün özellikle kıyı turizmini tehdit edebilecek tehlikelere baktığımızda iklim değişikliği gibi nispeten daha uzun vadeli konuların yanında çevre tahribi, kirlilik ve aşırı betonlaşma gibi kısa vadeli, hatta şu an yaşadığımız problemler ön plana çıkıyor. Tabi turisti bir destinasyondan uzaklaştıracak etkenler sadece bunlar da değil elbet. Fiyat politikaları, çifte rezervasyonlar, her şey dahil turizm gibi destinasyon çevresine faydası dokunmayan uygulamalar da bir turist için sorun olabilmekte. Turizm politikalarında uluslararası gelişmelerle de ilişkili olarak ortaya çıkan bu sorunların çözümü yine ulusal politikalarda. Ancak özellikle çevre ve turizm gibi iç içe geçmiş iki unsurun etkileşimi daha geniş bir kitlenin ilgi alanında olması gerekiyor.

    Turizm ile çevrenin en önemli etkileşim alanlarından biri olan deniz turizminde son 15-20 yıl içinde ortaya çıkan uluslararası gelişmeler, plajlarda belirli bir kalite standardını da beraberinde getirmiştir. Yüzme suyu ve plaj hizmetleri konusunda ülkelerin kendilerine ait bazı kuralları olsa da bu kuralların uluslararası kabul görmüş bir sistem içersinde değerlendirilmesi ve ortak bir kalite anlayışının geliştirilmesi turist için de bir güvence olmuştur. Bu konuda, yani plaj ve marinalara çevre ve insan sağlığının korunması açısından ortak bir standart getiren ve halen dünyanın en yaygın “eko-etiket”i olan Mavi Bayrak, artık turizmde bir zorunluluk haline gelmiştir.

  • Öncelikle “mavi bayrak”ın ne olduğu konusuna biraz daha açıklık getirmek gerekir. Mavi Bayrak, uluslararası kurallarla belirlenmiş gerekli standartları taşıyan nitelikli plaj ve marinalara verilen uluslararası bir çevre ödülüdür. Temiz, bakımlı, donanımlı, güvenli ve dolayısıyla sürdürülebilir bir çevrenin sembolüdür. Plajlar için temelde temiz deniz suyu en önemli kriter olsa da çevre eğitimi ve bilgilendirme, çevre yönetimi, güvenlik, hizmetler ve olanaklar da önemli diğer kriterler arasındadır. Bu ana başlıklar altında yer alan 27 kriter, o plaj için temizlik, bakım ve hizmetin etiketi olmaktadır. Bu konuda detaylı bilgiye www.turcev.org.tr adresinden ulaşabilmek mümkündür. Ancak kısaca özetlemek gerekirse plajda ehliyetli cankurtaran bulunma zorunluluğu, evcil hayvan girişinin önlenmesi gerekliliği, farklı atık türleri için farklı atık kutularının konulması, yüzme ve aktivasyon alanlarının flama vb. uyarıcılarla işaretlenmesi, plajın bulunduğu beldede plaj sorumlularınca en az 5 adet çevre bilinçlendirme etkinliğinin yapılması, sezon boyunca 15 günde bir alınan deniz suyu örneklerine ait analiz sonuçlarının da duyurulacağı bir mavi bayrak panosunun olması gibi kriterlerin yan sıra AB Yüzme Suyu Direktifine uygun deniz suyu kalitesinin alınan periyodik numunelerle kontrolü “mavi bayraklı” plajlara güveni arttıran unsurlardır. Sezon içerisinde yapılan ulusal ve uluslararası denetimlerde bu kriterlerden bir veya birkaçını karşılamadığı ya da kaybettiği tespit edilen plajların mavi bayrakları geçici veya sürekli olarak geri alınmaktadır. Bir de bu ödüllendirmenin her yıl yeniden yapılması, yani aday plajların aynı işlemleri her yıl yeniden tekrarlaması gerekliliğinin olması “mavi bayrak” kriterlerini sağlamlaştıran bir araç olmaktadır. Başka kelimelerle ifade etmek gerekirse, örneğin 2008 yılında “mavi bayrak” almış bir plajın 2009 yılında da tekrar “mavi bayrak” alması, yukarıda kısaca özetlenen 27 kriteri yeniden yerine getirmesi ile mümkündür. Böylesine yorucu bir süreçte gözden kaçan bir unsur olduğu durumunda, o plajdan hizmet alan turistin “mavi bayrak” panosunda verilen iletişim bilgilerine bu problemi bildirmesi üzerine gerekli önlemlerin alınması da otokontrolü sağlayan diğer bir yoldur.



  • Uluslararası bir eko-etiket olan “mavi bayrak” bugün Kanada’dan Çin’e, Güney Afrika’dan Rusya Federasyonu’na kadar 40’ı aşkın ülkede uygulanan bir programdır. Bu programı uygulayan ülkeler nüfusları itibariyle dikkate alındığında dünya nüfusunun yarısından fazlasının bu kriterleri benimseyen ülkelerde yaşadığı görülmektedir. Çalışmaların uluslararası çatısını “Foundation For Environmental Education (FEE)” yani Çevre Eğitim Vakfı oluşturmaktadır. Her ülkeden sadece 1 kuruluşun üye olabildiği bu vakıfta ülkemizi Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TURÇEV) temsil etmektedir. 1993 yılında kurulan TÜRÇEV, 15 yıldan bu yana “mavi bayrak” çalışmaları yanında “eko-okullar”, “çevrenin genç sözcüleri”, “okullarda orman” gibi eğitim ağırlıklı uluslararası projeleri de yürütmektedir.

    “Mavi bayrak” konusunda oldukça başarılı bir performans çizen Türkiye, “2008 Mavi Bayraklı Plajlar” sıralamasında dünya 3.sü olmuştur. Bu yıl için dünyada yer alan 2600’ün üzerindeki “mavi bayraklı” plajın 258 adeti Türkiye’dedir. 1995 yılında sadece 5 plajla bu serüvene başlayan Türkiye, 2000 yılında 78 plaja ulaşmış, 2002 yılında 127, 2007 yılında 235 plaj ve bu yıl da 258 plaj ile zirveye yaklaşmıştır. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 143 plaj ile Antalya’nın ilk sırayı aldığı “mavi bayraklı plajlar” Muğla’da 57, İzmir’de 21, Aydın’da 16, Balıkesir’de 12, Mersin’de 6 ve Çanakkale, Tekirdağ, Yalova’da 1’er olmak üzere Türkiye’ye bu yılki 3.lüğü getirmiştir.

    “Mavi bayrak” bir eko-etiket olmanın yanında aynı zamanda eko-turizmin de bir parçasıdır. Çünkü “mavi bayrak” sürdürülebilir turizmi amaçlamaktadır. Ortaya konan tüm kural ve kriterler çevrenin ve sağlığın korunmasına yöneliktir. Aynı zamanda çevre eğitimine de ağırlık veren bu kriterler bu açıdan da mavi bayrağı eko-turizmin bir parçası yapmıştır.

    Yukarıda, sürdürülebilir turizm için tüm aktörlere düşen görevler olduğu ifade edilirken, özellikle deniz-kum-güneş turizminde mavi bayrağın artırılması ile bunun başarılabileceği vurgulanmak istenmiştir. Çünkü “mavi bayrak” temelde gönüllü bir programdır. TÜRÇEV, Sağlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda, su numuneleri ve diğer kriterleri değerlendirmekle birlikte bir plaja “mavi bayrak” verilmesi ancak o plaj işletmecisinin isteği ile mümkün olabi
    lmektedir. Bu noktada yatırımcıya / işletmeciye düşen görev bu programa katılım olmaktadır. İlgili Bakanlıklar’a ait kuruluşlar, analiz ve denetim konusunda desteklerini devam ettirdikleri ve biz yerli ve yabancı turistlerin de bu plajları ve bu şekilde ödüllendirilmiş plajlara sahip olan tesisleri tercih ettiğimiz sürece tatil yaparken de çevreye karşı bir sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz. Hele bir de bir “mavi bayrak”lı plajda kural dışı bir gelişmeyi tespit edip bunu yetkililere (Mavi Bayrak panolarında görebilirsiniz) bildirdiğimiz takdirde katkımız daha da artar.

    Mavi Bayraklı plajlarda iyi bir yaz tatili dileğiyle,

    Doç Dr. Barbaros Gönençgil
    TÜRÇEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu