YUKARI

Sürdürülebilir Kalkınma

Yazar: Aslı Sümer | Eklenme Tarihi: 01 Mayıs 2007

Sürdürülebilir Turizm ve Çevre

  • İnsana özgü ve sosyal bir olay olan turizm, dünyadaki en büyük kitle hareketi olarak değerlendirilmektedir. En basit tanımı ile turizm; "Bir yerin tarihi ve doğal güzelliklerini görmek, tanımak, eğlenmek ve dinlenmek için yapılan gezidir".

    Ancak, günümüz ulaşım ve haberleşme imkânlarıyla genişleyen turizm kavramı "asıl yaşadığı yerin dışında başka bir yere eğlence, tatil, kültür, arkadaş ve akraba ziyareti, aktif spor, toplantı, görev, iş, öğrenim, sağlık, transit vb. amaçlarla seyahat etmenin doğurduğu olaylar bütünü" olarak terimler sözlüğündeki yerini almıştır.

    İstatistiklere bakıldığında; 1950 yılında, 25 milyon uluslararası turistin ülke değiştirdiği ve bu sayının yılda ortalama %7,5 oranında artarak 1990’da 457 milyona ulaştığı görülmektedir. 1990–2005 yılları arasında ise dünya turist sayısı yılda ortalama %3,9 artış göstermiştir. 2005 yılında bir önceki yıla göre %5,5 büyüyen dünya turizm talebi, 808 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Sürekli olarak gelişmekte olan sektör ekonomik büyüklük açısından ele alındığında; Dünya turizm gelirinin, 2005 yılı itibariyle dünyada oluşan ticaretin %5’i oranında bir büyüklüğe ulaştığı görülmektedir.

    Dünya genelinde her yıl daha fazla kişinin turistlik amaçlı seyahat etmesi, ülkelerin ekonomik yapılarının gelişmesi ve kişi başı gelirlerinin artması turizm talebini canlandıran faktörlerdir. Ancak bunun yanı sıra turizm sektörü dünyada yaşanan savaş, terör, salgın hastalık ve küresel ısınma gibi olaylardan en fazla etkilenen sektör konumundadır. 2006 yılında dünya turizminin %4,5 civarında büyüyeceği, takip eden yıllarda ortalama büyümenin %4 civarında seyredeceği tahmin edilmektedir.

    Bu büyüklükteki bir sektörün çevreye etkilerinin de büyük olduğu bir gerçektir. Bununla birlikte turizm doğası gereği yerelde ‘varolan’, etkisini ‘yerel’ olarak hissettiren, bu nedenle yerel doğal kaynakları tüketmeden ve yerel sosyal ve kültürel yapıya da saygı göstererek gelişmesi gereken bir sektördür?. Tüm bu saptamalar aslen, en net ve önemli gerçeği işaret eder niteliktedir; turizm’in varlık sebebi “Doğal Çevre”dir ve “Doğal Çevre” olmadan turizmin var olması mümkün olmayacaktır.

    Ne yazık ki doğal kaynakların turizm adına talan edilmesi, doğal alanların ranta açılması, kitle turizminin yarattığı kirlilik, yerel kültürün ve ekonominin ihmal edilmesi gibi olumsuz gelişmeler geçmişte olduğu gibi halen devam etmektedir. Ancak ironik de olsa, betonlaşmış şehirlerden ve çevre kirliliğinden bunalan günümüz turisti olumlu bir gelişme olarak yerel kimliğin ve doğal güzelliklerin korunduğu alanlarda tatil yapmak istemektedir. Araştırmalar, günümüz Avrupa turistinin temiz su ve kıyıları, yapılaşmanın, trafiğin, gürültü ve çevre kirliliğinin olmadığı ‘yeşil kentleri’ tercih ettiğini göstermektedir. Bu talep de turistik tesisleri çevre örgütleri ile işbirliğine itecek temel güç olarak karşımıza çıkmaktadır.

  • Sürdürülebilir Turizm 1992’deki Birleşmiş Milletler Rio Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi sonrası oluşmuş bir kavramdır. Sürdürülebilir Turizm; Dünya Turizm Örgütü (WTO), Turizm Konseyi (WTTC) ve Dünya Konseyi tarafından aşağıdaki şekilde tanımlanmaktadır:

    Turizmde Sürdürülebilir Kalkınma; gelecekteki fırsatları koruyup geliştirmeyi gözeterek, bugünkü turistlerin ve ev sahipliği yapan bölgelerin ihtiyaçlarını karşılama ilkesini benimser. Bu şekilde tüm kaynakların yönetimi; kültürel bütünlüğün, zorunlu ekolojik süreçlerin, biyolojik çeşitliliğin ve yaşam destek sistemlerinin devamlılığı sağlanırken, ekonomik, sosyal ve estetik gerekler karşılanacak şekilde öne çıkarılır. Sürdürülebilir turizm ürünleri; turistik kalkınma ile zarar görmek yerine yararlı olan yerel çevre, toplum ve kültürlerle uyum içinde işlenen ürünlerdir.

    Yazımıza örnek olay olarak katkısı olacak ‘ekolojik sertifikalandırma’ (eco-labelling) projesi temel olarak turistik tesislerle beraber sürdürülebilir turizm projeleri uygulamak böylelikle, rahat bir tatil olanağı sağlanırken turizmin doğaya olan etkisini en aza indirmek ve bunu bütün yerel ortakların katılımı ile gerçekleştirmek amacını taşımaktadır.

    Avrupa Çevre Bürosu (EEB)’nun 2005 yılında yaptığı “Avrupa’da Sürdürülebilir Turizm” toplantısında İtalya’nın en büyük çevre STK’larından biri olan Legambiente (Çevre Ligi)’nin bir kolu olan Legambiente Turismo’nun ‘ekolojik sertifikalandırma’ (eco-labelling) çalışmaları sunulmuştur.

    ‘Ekolojik Sertifikalandırma’ (eco-labelling)
    Turistik konaklama kuruluşları ekolojik sertifikayı gönüllü olarak almaktadırlar. Sertifika alınmasıyla birlikte Legambiente logosunu kullanabilmekte ve böylece turistik konaklama tesisleri ‘doğanın korunmasına katkılarından dolayı tavsiye edilen’ şirketlerin arasına girmektedir. Öncelikle Legambiente ve konaklama tesisi arasında bir protokol imzalanmakta, tesis Legambiente üyesi olarak, denetleme uzmanlarının ücretini, koordinasyon giderlerini karşılayacak bir meblağı yıllık üyelik ücreti olarak ödemektedir. Doğal olarak şirketler başta tasarruf sağlayan bazı teknik ekipmanlara yatırım yapmak durumunda kalmaktadır ancak uygulamalar göstermektedir ki çoğu zaman şirketlerin kaynak kullanımı tasarrufu ile elde ettiği kar tüm bu yatırım maliyetlerinden yüksek olmaktadır.

  • Legambiente’nin uygulamaya koyduğu yönetmelik 9 ana başlığı içermektedir:
    1. ATIK Geri dönüşümü olan atıkların (kağıt, cam, teneke, organik (sebze-meyve gibi) atıklar, piller) kaynakta ayrıştırılması, depozitolu şişelerin kullanımı, tek kullanımlık malzemeler yerine yeniden kullanılabilir malzemelerin tercih edilmesi, organik atıkların kompost edilerek bahçelerde kullanılması, plastik poşet kullanımını en aza indirilmesi.
    2. SU Su tasarrufu sağlayan ekipmanların kullanılması ve müşterilerin akılcı su kullanımına teşvik edilmesi
    3. ENERJİ Enerji tasarrufu yapan lambalar kullanılması. Müşterilerden az havlu kullanmaları rica edilir, daha az çamaşır ile daha az su, enerji ve deterjan kullanılır. Açık alanlarda elektrik lambaları ihtiyaca göre yanar ve söner.
    4. GIDA GÜVENLİĞİ Yemeklerin organik yöntemlerle veya düşük dozlu kimyasal girdi kullanan tarım (low-impact agriculture) ürünleri ile üretilmiş gıdalardan hazırlanması?. GDO’lu ürünler kullanılmaz.
    5. GASTRONOMİ Yörenin geleneksel tatlarının ve yemek tariflerinin tanıtılması. Yerelde üretilmiş malzemelerle bu yemeklerin yapılıp sunulması. Haftada en az bir kere yöresel yemekler sunulur.
    6. TOPLU VE ‘HAFİF’ ULAŞIM (Light mobility) Toplu taşıma araçlarının zamanı, güzergahları hakkında bilgi verilmesi, biletlerinin satılması. Güvenli bisiklet yolları oluşturulması. Bisikletlerin parasız veya kira ile turistlere sağlanması.
    7. GÜRÜLTÜ Gürültü oluşmamasının sağlanması, müşterilerinden geceleri sessiz olmalarının rica edilmesi.
    8. DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Yerel tarih ve kültürel miras hakkında bilgi verilmesi, bu yerlerin gezilmesi için gerekli yol ve harita bilgilerinin sağlanması, tur düzenlenmesi. Doğal alanlar hakkında bilgi verilerek, turistlerin buraları görmeleri için gerekli ulaşım bilgilerinin sağlanması, tur düzenlenmesi. Doğal biyolojik çeşitlilik hakkında, endemik canlılar hakkında bilgi verilmesi.
    9. İLETİŞİM Bütün tesislerdeki müşterilere doğa koruma bilinci verilmeye çalışılıması. Hepsi tesisin çevre yönetmeliğine riayet eder ve müşterilerin buna inanması sağlanır. Odada veya resepsiyonda verilen anket kartında müşterinin tesisteki çevreci tutum hakkında düşünce ve görüşleri alınır. Bu kartlar otel tarafından veya müşteri tarafından Legambiente’ye ulaştırılır.

    Yönetmeliğin hayata geçirilmesinin ardından senelik veya yılda iki kere habersiz ziyaretler ile teknik bir ekip konaklama tesisinde yönetmeliğe uyulup uyulmadığını denetlemektedir. 1997’den bu yana Italya’nın Emilia Romagna eyaletinde 315 turistik tesis Legambiente tarafından sertifikalandırılmıştır. Bunun için 25 ayrı proje uygulanmış ve uygulanmaktadır. Tesislerdeki çalışanların düzenli eğitimleri ve yapılan denetim masrafları ekolojik sertifikalandırmaya dahil olan tesislerin yıllık olarak verdiği üyelik ücretinden ödenmektedir.

  • Ülkemiz turizm sektörü orta ve uzun vadede gelişmeye açık, çok çeşitli turizm alternatifleri sunabilecek, hızlı büyüme potansiyeli olan bir sektör konumundadır. Türkiye’ye olan turizm talebinin takip eden yıllarda %5 seviyelerinde büyümesi beklenmektedir. Türkiye’nin turizm potansiyeli, Avrupa pazarının aksine yeni yeni gelişmektedir ve yeni açılımlara müsait olup, henüz potansiyeli olan seviyeye ulaşmamıştır. Ülkemizin 2010 yılında dünya turizm pazarının yaklaşık %2’sine hakim olacağı tahmin edilmektedir.
    Tüm bu sektörel istatistikler şüphesiz “Sürdürülebilir Turizm” yaklaşımının benimsenmesiyle desteklendiğinde bir anlam kazanacak ve potansiyelin etkin ve verimli kullanımıyla “sürdürülebilir”lik sağlanacaktır.

    Ülkemiz turizm sektörünü sürdürülebilir kalkınma yaklaşımına doğru sürükleyebilecek “yönlendiriciler” olarak aşağıdaki faktörler sıralanabilir:

    • Düzenleyici kural / kaideleri artırmak
    • Hassas kaynakların tüketiminde maliyet tasarrufu yapılması yönünde bilinçlenmeyi geliştirmek
    • Turizm mesleğinde çalışanları ve işletmecileri rekabet ve sürdürülebilirlik için çevresel kalitenin vazgeçilmez olduğu konusunda bilinçlendirmek
    • Gelişen turizmin çevre üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği konusunda, devlet birimlerinin ve işletmecilerin bilgilendirilmesini sağlamak
    • Toplumların turizm politikasını yönlendirebilecek kadar güce sahip olduğuna dair bilinçlenmeyi artırmak


    1 http://www.cekulvakfi.org.tr/icerik/haberDetay.asp?ID=252
    2 http://www.cekulvakfi.org.tr/icerik/haberDetay.asp?ID=252

    Kaynakça:
    http://www.planeta.com
    http://www.gdrc.org
    National Geographic Online
    http://www.akdeniz.edu.tr
    http://www.cekulvakfi.org.tr
    http://www.ekolojimagazin.com
    TSKB 2006 Dünya Turizminde Gelişmeler ve Beklentiler Raporu
    TSKB 2006 Türkiye Turizm Sektöründe Gelişmeler ve Beklentiler Raporu

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu