YUKARI

Haberler

Eklenme Tarihi: 14 Temmuz 2008

Kaz Dağı'na Bakanlar Kurulu Şerhi

  • 12.07.2008 Radikal

    ANKARA - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kaz Dağı Milli Parkı ve mücavirindeki altın arama sahaların dosyalarına, “Kaz Dağı Milli Parkı içinde yer almaktadır, üretim yapılabilmesi için Bakanlar Kurulu Kararı gerekmektedir" şerhi düşülmesine karar verdi. Bölgenin içme suyunun kirlenmesine karşı altın arayan şirketlerin uyarılması kararı alan Bakanlık, altın arama ve üretim faaliyetlerinin düzenli olarak denetlenmesi için Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne talimat verdi.

    Altın arama aşamasında siyanür kullanımının olmadığını kayıt altına alan Bakanlık, kaygıların giderilmesi için halkın aydınlatılması gerektiği sonucuna da vardı.

    Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın hazırladığı altın raporu Enerji Bakanı Hilmi Güler tarafından onaylanarak gereğinin yapılması için Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. 9 Kasım 2007’de müfettişten çıkan rapor, 10 Nisan 2008 tarihinde Bakan Güler’den onay aldı. ANKA’nın ulaştığı raporda, Biga Yarımadası ile Kaz Dağı ve uzantılarında faaliyet gösteren ve incelemeye konu olan ruhsat sahiplerinin, sondaj ve madencilikle ilgili diğer faaliyetlerinin Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nce verilen ruhsatlar çerçevesinde gerçekleştirildiği belirtildi.
     
    Sondajda siyanür mümkün değil
     
    Sahada faaliyet olup olmamasına ve ruhsat durumlarına göre orman, ÇED, GSM izinlerinin kontrol edildiği ifade edilen raporda, “Yapılan sondaj çalışmalarında siyanür kimyasalı kullanıldığına dair iddiaların gerçek olmadığı, zaten siyanür kimyasalının sondaj faaliyetlerinde kullanılmasının teknik olarak da mümkün olamayacağı" belirtildi.

    Raporda, Kaz Dağı bölgesinde çalışan ruhsat sahibi şirketler ile toplam sondaj sayıları şöyle açıklandı:

    Teck Cominco (362), Kuzey Truva (209), Doğu Truva (66), Tüprag Metal (22), Global Mad. (8), Yeni Anadolu (8), Park Enerji (4), Koza Altın İşletmeleri (372).

    Bölgede toplam 1051 adet sondaj yapıldığı belirtilen raporda, Balıkesir Havran’daki ruhsatın Koza Altın tarafından Tüprag Madencilik’ten devralındığı, toplam 372 sondajın 350 adedinin devir öncesinde bu şirket tarafından yapıldığı ifade edildi.
     

    Sondajların çoğunu Kanadalılar yaptı

    Raporda, Kazdağları ile birlikte Çanakkale Biga, Balıkesir Edremit ve Havran’da faaliyet gösteren firmaların sermaye yapılarına da açıklık getirildi. Teck Cominco, Kuzey Truva, Doğu Truva firmalarının yüzde 100 Kanada sermayeli, Tüprag’ın yüzde 99,6 oranında Hollanda sermayeli, Koza Altın’ın yüzde 60 ABD sermayeli, Yeni Anadolu’nun yüzde 99,5 oranında ABD sermayeli olduğu kaydedildi. Raporda; Çanakkale Madencilik, Global Madencilik, Pregold Madencilik, Park Enerji firmalarının yüzde 100 Türk sermayeli şirketler, Hüseyin Avni Akol’un da yerli sermayeli işletmeci olduğu belirtildi.

    145 bin ton metal altın için ruhsat alındı

    Ekim 2007 itibariyle verilmiş olan ruhsatlı projelere göre, Çanakkale ve Balıkesir illerinde toplam 42 milyon 752 bin 523 ton tüvenan cevher içerisinde 57 bin 436 ton metal altın, 288 bin 85 ton metal gümüş rezervinin hesaplandığı belirtildi. Biga yarımadasında 38 milyon 110 bin 380 ton tüvenan cevher içerisinde 51 bin 120 ton metal altın, 278 bin 456 ton metal gümüş rezervinin olduğu belirtilen raporda; Kazdağı ve uzantılarını kapsayan bölümde ise 22 milyon 591 bin 918 tüvenan cevher içerisinde 36 bin 662 ton metal altının, 18 bin 145 ton metal gümüş rezervinin bulunduğu ifade edildi.

    Türkiye altın takı üretiminde dünya ikincisi

    Dünya işletilebilir altın rezervinin 42 bin ton olduğu belirtilen raporda, Türkiye’de altın rezervinin yaklaşık 6 bin 500 ton olduğunun tahmin edildiği, bunun da 600 tonunun işletilebilir rezerv olduğu bildirildi. Türkiye’de yılda 8-9 ton altın üretilirken, yılda 190 ile 270 ton arasında altın ithal edildiği belirtilen raporda, bunun karşılığında yaklaşık 5 milyar dolar ödeme yapıldığı bildirildi. Raporda, Türkiye’nin Hindistan’dan sonra 303 ton altın takı üretimi ile dünyada ikinci sırada bulunduğunun altı çizildi.

    Dünyada yılda yaklaşık olarak 2 bin 500 ton altın üretildiği, bunun 292 tonunun Güney Afrika, 252 tonunun ABD, 245 tonunun Avustralya, 247 tonunun Çin, 1073 tonunun Peru, 173 tonunun Rusya, 114 tonunun Endonezya, 104 tonunun Kanada tarafından gerçekleştirildiği ifade edildi. Raporda, altının merkez bankaları rezervlerindeki yeri ve fiyatlardaki artışla öneminin artmasına da vurgu yapıldı.
     
    Bakanlar kurulu izin vermeden üretim yapılamaz

    Kaz Dağı Milli Parkı içinde ve mücavirindeki alanda 26 adet ruhsat bulunduğu kaydedilen raporda, Milli Park alanında maden üretimi için Bakanlar Kurulu kararı gerektiğinin altı çizildi. Raporda, “Kaz Dağı Milli Parkı ve mücavirinde bulunan ihalelik sahalarda sahalarda Bakanlar Kurulu Kararı alınmadan çalışılması mümkün olmadığından dolayı, bu sahaların dosyalarına ‘Kaz Dağı Milli Parkı içinde yer almaktadır, üretim yapılabilmesi için Bakanlar Kurulu Karırı gerekmektedir’ şerhinin düşülmesi sonuç ve kanaatine varılmıştır" denildi.

    Kaz Dağı Milli Parkı, Kaz Dağı ve uzantılarında yer alan bütün işletme izni almış işletme ruhsatlarına ilişkin faaliyetlerin aksatılmaksızın her yel denetlenmesi önerilen raporda, Çanakkale Çan ilçesindeki Söğütalan içme suyu ile ilgili olarak ruhsat sahiplerinin uyarılması da istendi. Raporda, su uyarısı, şerh ve denetim konusunda Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne talimat verilmesi istendi.

    1700 metreküp orman için kesim izni

    Arama ve sondajda siyanür kullanıldığı iddiaları gerçek dışı olduğu için herhangi bir işleme gerek olmadığı ifade edilen raporda, Çanakkale Bölge Orman Müdürlüğü sınırları içinde kalan Kazdağı ve uzantılarında altın madeni ilgili olarak ormanlık alan içinde toplam 952 bin 914 metrekare alana izin verildiği ifade edildi. Raporda, altın arama ile ilgili olarak 2007 yılında 16 Ekim itibariyle 1699 metreküp ağaç kesimi için izin verildiği, altın dahil toplam madencilik faaliyetleri ile ilgili olarak 2 bin 931 metreküp orman kesimi için izin verildiği anlatıldı.

    Orta yol bulunacak

    Hem madencilik faaliyetlerinin devam etmesi hem de doğaya zarar verilmemesi gerektiği ifade edilen raporda, şöyle denildi:

    “Altın madenciliğinin diğer madencilik faaliyetlerinden bir farkı olmadığı, ancak altının işletilmesinin son aşamasında kullanılacak olan siyanür kimyasalı ile ilgili olarak bölgede büyük bir korku ve endişenin hakim olduğu görülmüştür. Kaz Dağı bölgesinde altın madenciliği ile uğraşan firmaların çoğunun yabancı ve çok uluslu firmalar olmasının da, yöre halkı üzerinde çok uluslu firmaların bölgedeki altını alıp gidecekleri, verecekleri zararın kendilerine kalacağı şeklinde bir düşüncenin oluşmasına yol açtığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla da sorunun ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşlarının denetim mekanizmalarının, faaliyetlerin her aşamasında çalıştırılarak ve de bölge halkı aydınlatılıp, gerekli güven sağlanıp, desteği alınarak çözüme kavuşturulmasının yerinde olacağı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır." (ANKA)

    http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=888126&Date=13.07.2008&CategoryID=85

     

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu