YUKARI

İklim Değişikliği

Yazar: Editör | Eklenme Tarihi: 14 Ağustos 2015

Aşırı sıcak ama neden?

  • Hayatınızın en bunaltıcı yazını yaşadığınızı mı düşünüyorsunuz? Yalnız değilsiniz. Peki nereden geliyor bu sıcak hava?

    Haziranın büyük kısmını serin ve yağmurlu geçirirken pek çoğumuzun aklında “yaz ne zaman gelecek?” sorusu vardı. Temmuzun sonuna kadar bizi bekleten yaz bir geldi pir geldi. Sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok noktasında rekor sıcaklıklar kaydedilirken, bunaltıcı hava can kayıplarına da sebep oldu. Zorlayıcı iklim şartları sadece sıcak havayla sınırlı kalmadı, aşırı yağış dünyanın pek çok ülkesinde hayatı zorlaştırdı.

    Durum “birkaç gün klimayla idare edelim, sonra hava serinler” denilecek gibi değil; oldukça ciddi. Çünkü, araştırmalar, eskiden “güneyden gelen sıcak hava dalgası” anonsuyla duyurulan yaz havasının bu kadar değişmesinin sebebi olarak küresel ısınmayı gösteriyor. Hava ısınıyor, karlar eriyor, sular yükseliyor, yağışlar dengesizleşiyor, toprak kuraklaşıyor, su kaynakları kuruyor, ormanlar yanıyor, karbon açığa çıkıyor ve hava tekrar ısınıyor... Özetle, iklim değişiyor. 

    Dünya Bankası’nın tahminlerine göre, 2030 yılındaki küresel sıcaklık, sanayileşme öncesi döneme göre 1,5°C daha yüksek olacak. 1,5°C denince belki çok yüksek gelmeyebilir, bir de şöyle deneyelim: Bu tahmin gerçekleşirse, 2100’e kadar dünya genelinde deniz seviyesi yaklaşık 30 cm yükselirken, kuraklık çok daha şiddetli yaşanacak ve birkaç gün süren bunaltıcı yaz sıcakları neredeyse tüm mevsime yayılacak. Bu durum da aşağıdaki zincirleme reaksiyonun tekrar tekrar yaşanmasına neden olacak:
    - Isınan havayla eriyen kar ve buzullar sellere yol açıyor, deniz seviyeleri yükseliyor.
    - Deniz seviyesindeki değişiklikler ve okyanuslardaki asitlenme, sahillerdeki yaşamı ve gıda güvenliğini tehdit ediyor.
    - Su akıntılarında görülen değişiklikler iklimi olumsuz etkiliyor .
    - Yağış dengesizlikleri ve mevsimlik kar örtüsünün kapladığı alanların azalması, toprağın kalitesini ve dolayısıyla verimini düşürüyor.
    - Kuraklık, tarım üretimini olumsuz etkiliyor. Ekonomik sıkıntıların yanı sıra, kıtlık da büyük bir tehlike olarak ortaya çıkıyor.
    - Yağış azlığıyla ortaya çıkan susuzluk, salgın hastalık tehdidi doğuruyor.
    - Aşırı sıcaklar orman yangınlarını tetikliyor. Hem ormanlar yok oluyor hem de yanan ormanlar karbon salgıladığı için atmosferdeki karbon miktarı artıyor.
    - Donmuş toprakta hapsolan metan ve karbon, topraklar eriyince yeniden atmosfere salınıyor. 

    Gezegenimizin yeni iklim düzeninde, önceki yıllarda üç yılda bir görülen sıcak hava dalgaları, 200 günde bir görülmeye başlandı. Beş aşırı yağıştan birinin sebebi olarak da Sanayi Devrimi’nden bu yana hava sıcaklıklarında görülen 0,85°C’lik artış gösteriliyor. En kritik nokta da burada devreye giriyor: Karbon ayak izi. WWF’e göre, fosil yakıtların yanmasıyla açığa çıkan karbon, yarım yüzyılı aşkın bir süreden bu yana insanlığın Ekolojik Ayak İzi’ndeki en büyük bileşeni oluşturuyor. 1961’de toplam ayak izi içinde %36 olan karbon oranı 2010’da %53’e çıktı. Oysa, şu anda neredeyse 400’lerde seyreden atmosferdeki karbon miktarını bir milyonda 350 birim derecesinde tutmamız gerekiyor. Bunun yolu da fosil yakıt kullanımını azaltıp yenilenebilir enerji devrimini hızlandırmaktan geçiyor. 

    İyi haberlere gelirsek, yenilenebilir enerjinin dünya enerji üretimindeki payı her geçen gün artıyor. Burada hükümetlere büyük rol düşüyor. Özellikle bu yıl düzenlenecek COP21’den daha cesaret verici sonuçlar çıkması 350’ye giden yolda önemli bir kilometre taşı olabilir. Yine yerel hükümetlerin iklim değişikliğini merkez alan politikalar geliştirmeleri, düşük karbon ve yenilenebilir enerjiyi teşvik etmeleri gerekiyor. Yerel yönetimler toplu ulaşım ağlarını daha düşük karbonlu hale getirirken, şehirlerde yeşil enerji kullanımını ve geri dönüşüm fırsatlarını artırmalılar. Şirketlere düşense, ürünlerin üretilmesinden tüketiciye ulaşmasına kadar her aşamayı enerji ve kaynak verimliliğine göre organize ederek su ve karbon ayak izlerini azaltmak ve tabii ki çevreyi korumak. Tüm bunlar sadece karbon ayak izimizi azaltmıyor, zamanlar kârlı birer yatırım halini de alıyor: Uluslararası Enerji Ajansı’nın paylaştığı rakamlara göre, dünya çapında enerji verimliliğine odaklanılması halinde, 2030 yılına kadar global enerji talebinde %10 azalma görülürken yaklaşık 560 milyar dolarlık tasarruf yaratmak da mümkün olacak.

    Büyük çaplı değişiklikler çok önemli fakat kendi hayatımızda atacağımız küçük adımları unutmamakta da fayda var: Ev ve ofislerimizde enerji ve su tasarrufu, geri dönüşüm, yeşil hayat, daha çok hareket, daha az tüketim gibi kavramları hayatımızın merkezine oturtmak önemli farklar yaratabilir. Karbon ayak izinizi azaltmak için özellikle enerji tasarrufuna ve ulaşım konusunda odaklanmak işe yarayabilir. Sizinle aynı güzergaha giden komşularınızla otomobil paylaşabilir, bu amaçla geliştirilen pek çok farklı aplikasyonu kullanabilir veya yol durumu uygunsa bisikleti tercih ederek formunuzu da koruyabilirsiniz. 

    Küresel ısınma bizi daha zorlu ve daha kırılgan bir gelecekle karşı karşıya bırakıyor. Bize düşense, hangi ölçekte olursa olsun hemen harekete geçmek. Çünkü bu yaz çektiğimiz sıcaklar, bizi bekleyen gelecek senaryosunun yanında masum kalıyor.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu