YUKARI

Keşfet

Yazar: Seçil Oprak Akalan | Eklenme Tarihi: 26 Nisan 2007

Baharı Karşılarken

  • İçimde baharın coşkusu, uzak diyarlardan gelip gökyüzünün maviliklerinde dolaşan leyleklere bakıyorum. Güneşin altın sarısı rengi gözlerimi alırken, etrafta dönüp dolanan kırlangıçları fark ediyorum birden.

    Doğanın can verdiği ağaçlar çiçeklerle bezenirken, türlü renklerde minik kuşlar, hangi ağaca konacağını düşünürcesine, baharın keyfini çıkarıp uçuşuyorlar etrafta. Baharda açan renkli çiçekler, hangisine konsam diye şaşkın şaşkın vızıldayan arıları konuk etmeye hazırlanıyor enfes kokularıyla. Toprak ise, her zamanki cömertliğiyle kucaklamış solucanı, kertenkeleyi, yılanı, kaplumbağayı, minik çakıl taşlarını. Toprak buram buram kokmakta…

    Bense balkonumuzdaki sümbülün aylarca süren kış uykusundan uyanıp, kuru bir daldan ibaret bedenini nasıl yeşil filizlerle bezediğini şaşkınlık ve sevinçle izliyorum.

    Balkonumdan içeriye girince, televizyondaki tatsız haberlere takılıp kalıyor kulağım. Son günlerde sıkça duyduğumuz küresel ısınma, iklim değişikliği gibi kavramlar konuşuluyor.

    Baharla birlikte doğanın hayatımıza getirdiği güzel değişiklikleri düşünürken, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi kavramlarla gelecek olumsuzlukları düşünmeye başlıyorum birden.

    Biz insanlar enerji elde etmek ve çeşitli ihtiyaçlarımızı karşılamak için petrol, kömür gibi kaynakları tükettikçe, ormanları tahrip ettikçe dünyamız daha çok ısınıyor.

  • Küresel ısınmanın yaşamımıza getireceği tek olumsuzluk, bunaltıcı geçen yaz sıcakları olmayacak ne yazık ki!…

    Havanın ısınması ile buzullar eriyecek, su seviyeleri yükselecek, dünyamızda bazı yerler sular altında kalacak. 2020 yılında Afrika'da bulunan Klimanjaro Dağı'nda hiç buzul kalmayacağı tahmin ediliyor şimdiden. Oysa, bu dağ Afrika’da iki milyon insana su sağlayan önemli bir buzul.

    2050 yılında Akdeniz’de deniz seviyesinin yükseleceği düşünülüyor. Bu durumdan en çok zarar görecek ülkelerden biri ise bizim ülkemiz olacak.

    Evrende bizi barındıran tek evimiz yerküremizden başka gidecek yerimiz olmadığı artık anlamak zorundayız.

    Yaşamımızın devamlılığını sağlamak için hepimizin yapabileceği bir çok şey var aslında. Tüm olumsuz değişimlere rağmen, alışkanlıklarımızda yapacağımız küçük değişiklikler bu olumsuz süreci durdurabilir ya da yavaşlatabilir.

    Evimizde tasarruflu ampuller kullanmak, televizyon ve bilgisayarlarımızı beklemeye almadan tam kapatmak, daha az elektrik harcamak, araba yerine toplu taşıma araçlarını tercih etmek, yakın yerlere yürüyerek ya da bisiklet ile gitmek, daha az ambalaj atığı üreten ürünleri tercih etmek gibi önlemler bireysel olarak yapabileceğimiz en basit önlemler.

    Bu konuda daha çok bilgi sahibi olmak ve herkesi bu büyük sorunun çözümü olması için çaba göstermeye çağırmanın ise hepimizin dünyamıza karşı bir sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.

    Siz ne dersiniz?