YUKARI

Duyurular

Eklenme Tarihi: 16 Aralık 2025

GEO-7 Raporu geleceğin yol haritasını sunuyor

  • UNEP’in Küresel Çevre Görünümü 7 (GEO-7) raporu, iklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve kirliliğe karşı sistemsel dönüşüm çağrısı yapıyor.

    “İklim krizinin artan tehdidi karşısında ekonomiyi ve çevreyi yeniden şekillendirmek için ‘birbirine bağlı, toplumun tamamını ve devletin tüm kademelerini kapsayan’ bir yaklaşım, elimizdeki tek seçenek olmayı sürdürüyor.” Bu uyarı, Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) Küresel Çevre Görünümü 7 raporu ‘Seçtiğimiz Gelecek’te yer alıyor. Raporda, sağlıklı bir gezegen ve ‘herkes için refah’ adına küresel bir yön değişikliği çağrısı yapılıyor. 82 ülkeden 287 bilim insanının hazırladığı rapor, ülkelerin enerji ve gıda gibi sistemleri dönüştürmek için bir araya gelmediği takdirde iklim değişikliğinin tetikleyeceği yıkıcı etkileri ayrıntılandırıyor.

    İklim değişikliği 2050’ye kadar küresel milli geliri yüzde 4 azaltacak
    Birleşmiş Milletler Çevre Programı İcra Direktörü Inger Andersen, “Mevcut yolda kalmayı seçersek, yani ekonomilerimizi fosil yakıtlarla çalıştırmaya, ham kaynakları çıkarmaya, doğayı yok etmeye, çevreyi kirletmeye devam edersek, zararlar katlanır” dedi. Raporda, iklim değişikliğinin 2050’ye kadar küresel yıllık GSYH’yi (Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla) yüzde 4 azaltacağı, milyonlarca cana mal olacağı ve zorunlu göçü tırmandıracağı uyarısında bulunuluyor. İklim değişikliğinin ‘Birbirine bağlı krizi’ ele alınmadıkça, Amazon yağmur ormanlarında gerileme ile buz tabakalarının çöküşü de neredeyse gerçeğe dönüşecek; gıda bulunabilirliği azalacak ve yüz milyonlarca hektar daha doğal alan kaybedilecek. Ancak uygun düzeyde yatırımla 2050’ye kadar yaklaşık 9 milyon erken ölüm önlenebilir; bunların büyük bölümü hava kirliliğinin azalmasına bağlanır. Yaklaşık 200 milyon kişi de aşırı yoksulluktan kurtulur, 300 milyon kişi güvenli biçimde yönetilen su kaynaklarına erişebilir. Raporda, bunun önemli başlangıç maliyetleri gerektireceği ancak bu yolun küresel makroekonomik faydalarının 2050’den itibaren görülmeye başlanacağı ve 2070 itibarıyla yılda 20 trilyon dolara (yaklaşık 17,19 trilyon euro) ulaşacağı da belirtiliyor.

    Dünya iklim eylemine nasıl yatırım yapabilir?
    Inger Andersen, “Bu yeni yolculuk, ekonomik refahın ölçütü olarak GSYH’nın ötesine geçmekle başlıyor” dedi. Bilim insanları, insan ve doğal sermayenin sağlığını da izleyen kapsayıcı göstergelerin, ekonomik ve iş dünyası kararlarını yönlendirmede çok daha etkili olduğunu savunuyor. Bilim insanları ayrıca ‘Malzeme ayak izlerini azaltan’ döngüsel ekonomi modellerine geçiş ve enerji sisteminin hızla karbondan arındırılması çağrısı yaptılar. Bu ise, sera gazlarına en çok katkıda bulunan fosil yakıtlardan uzaklaşmayı gerektiriyor. Ve bu da hiç kolay bir iş değil. Bu yılın başlarında, sözde petrol devletleri, COP30’un (2025 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) nihai anlaşmasına fosil yakıtların aşamalı olarak terk edilmesi, yol haritasının dahil edilmesini engelledi; bu da daha yeşil bir enerji geleceğine giden yolun artık BM’nin yetki alanının dışında kaldığı anlamına geliyor. Sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarına geçiş, israfın azaltılması, tarımsal uygulamaların iyileştirilmesi ve bozulmuş ekosistemler onarılırken korunan alanların genişletilmesi de değişimin temel itici güçleri olarak belirlendi. Andersen sözlerini şöyle tamamladı: “Değişim her zaman zordur, böylesine büyük ölçekte olduğunda daha da zor. Ama değişmek zorundayız. İnsanlığın önünde iki gelecek var. Doğru olanı seçelim.”

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu