YUKARI

İklim Değişikliği

Eklenme Tarihi: 09 Aralık 2025

İklim krizi artık iş yerinde

  • İklim krizi işyerlerini fiziksel ve psikolojik risklerle karşı karşıya bırakıyor. Sıcaklık artık üretkenliği ve sağlığı tehdit eden bir faktör.

    Küresel iklim değişikliği artık sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir kriz olarak da etkilerini göstermeye başladı. Artan sıcaklıklar, sadece dış ortamı değil, kapalı ya da açık tüm iş alanlarını doğrudan etkiliyor. Dünya genelinde 1 milyardan fazla çalışan yüksek sıcaklık dönemlerine maruz kalıyor; bu kişilerin yaklaşık üçte biri sıcaklığa bağlı sağlık sorunları yaşıyor. Bu değişim, çalışma hayatı için yeni bir acil durum sinyali anlamına geliyor.

    Sıcaklık, sadece bedeni değil zihni de etkiliyor
    Aşırı sıcaklar, çalışanların psikolojik dayanıklılığını doğrudan etkiliyor. Yüksek sıcaklıklar dikkat süresini kısaltıyor, karar verme becerilerini zayıflatıyor. Bu durum, işyerinde gerginlik ve iletişim sorunlarına yol açabiliyor. Stres altındaki çalışanlar daha hızlı ve tepkisel davranabiliyor; küçük sorunlar büyüyebiliyor. İklim değişikliği ile ruh sağlığı arasındaki ilişki artık daha görünür durumda. Aşırı sıcak dönemleri tükenmişlik hissini artırıyor. Bazı çalışanlar iş yükünü daha zorlayıcı bulurken, işten ayrılma eğilimi de artabiliyor. Bu tablo, yönetim açısından insan kaynağı planlamasını zorlaştırıyor. Psikolojik etkiler yalnızca bireysel düzeyde kalmıyor; iş ortamı da dönüşüyor. Karar süreçleri uzayabiliyor, iş birliği azalabiliyor. Özellikle dış mekânda çalışanlar yüksek sıcaklıklara bağlı kaygı yaşıyor. Bu da performansın düşmesine ve hata riskinin artmasına neden oluyor. Artık sıcaklık, işyerleri için yalnızca fiziksel değil; aynı zamanda davranışsal bir risk göstergesi.

    İklime uyumlu işyerleri mümkün mü?
    • İklim krizinin çalışma hayatı üzerindeki etkileri artık göz ardı edilemeyecek düzeyde. Ancak bu etkiler karşısında işyerlerinin çaresiz olduğu söylenemez. Hem fiziksel hem de psikolojik etkileri azaltmaya yönelik önlemlerle daha dayanıklı ve sürdürülebilir çalışma ortamları inşa etmek mümkün.
    • İlk adım, aşırı sıcaklıkları yalnızca hava durumu verisiyle sınırlı okumaktan vazgeçmek. Nem, rüzgâr, güneş ışınımı gibi faktörler de ısı hissini artırıyor. Bu nedenle risk değerlendirmelerinde çoklu parametrelere dayalı iklim verileri kullanılmalı. İş güvenliği politikaları da bu yeni risk tanımına göre güncellenmeli.
    • Sıcak hava planları, işyerlerinin iklime uyum sağlamasında kilit rol oynuyor. Su molalarının zorunlu hâle getirilmesi, serinleme alanlarının oluşturulması, nefes alabilir iş kıyafetlerinin yaygınlaştırılması gibi uygulamalar artık yalnızca tavsiye değil, birer gereklilik. Belirli sıcaklık eşiği aşıldığında çalışma saatlerinin değiştirilmesi ya da faaliyetlerin durdurulması da dikkate alınmalı.
    • Ayrıca psikolojik etkiler için özel destek mekanizmaları oluşturulmalı. Aşırı sıcaklara bağlı stres, tükenmişlik ya da kaygı gibi durumlar için işyerlerinde psikososyal destek hizmetlerinin sunulması, çalışan bağlılığını ve verimliliğini korumak açısından büyük önem taşıyor.
    • Sektöre özel çözümler de unutulmamalı. Örneğin tarım sektöründe gece vardiyalarına geçiş, uygun ışıklandırma ve güvenlik önlemleriyle birlikte planlanmalı. İnşaat gibi alanlarda da modüler gölgeleme sistemleri ve hareketli serinleme alanları gibi uygulamalar yaygınlaştırılabilir.

    Kısacası, iklim krizine uyum sağlayabilen işyerleri hem çalışan sağlığını koruyabilir hem de üretkenliği sürdürülebilir kılabilir. Bunun için gereken; iklim riskini tanımak, stratejik planlamaya dahil etmek ve önlem almayı öncelik hâline getirmektir.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu