YUKARI

İklim Değişikliği

Eklenme Tarihi: 25 Kasım 2025

7 maddede COP30

  • Belém’den çıkan sonuçlar ve yolun Türkiye’de devamı...

    COP30, iki haftayı aşan yoğun müzakereler, sert siyasi çekişmeler ve son dakikaya bırakılan kararlarla tamamlandı. Fosil yakıtlardan çıkış tartışmalarından uyum finansmanına, Madde 6 açmazlarından topluluk haklarına kadar birçok başlıkta ilerleme ve tıkanma aynı anda yaşandı. Ortaya çıkan tablo, küresel iklim politikalarının artık yalnızca teknik bir süreç değil, doğrudan siyasi bir kararlılık sınavı olduğunu gösteriyor.
    Bu yoğun gündemin ortasında gelen en kritik diplomatik gelişme ise COP31’in Antalya’da düzenlenecek olması. Türkiye, 2026’da iklim diplomasisinin merkezine yerleşmeye hazırlanıyor.

    1. Fosil yakıtlardan çıkış: Zirvenin en önemli kırılma noktası
    COP30’un en tartışmalı başlığı, fosil yakıtların geleceğine dair verilecek siyasi mesajdı. 88 ülke, kömür, petrol ve gazdan kademeli çıkış için net bir küresel yol haritası talep etti.
    Ancak petrol ve kömür üreticisi ülkelerin direnci ve bazı gelişmekte olan ekonomilerin “enerji güvenliği” gerekçesiyle çekimser kalması nedeniyle, final metne “fossil fuel phaseout” ifadesi giremedi. Bu durum, hem COP30’un en büyük hayal kırıklıklarından biri oldu hem de 1.5°C hedefinin güvenilirliği konusundaki endişeleri artırdı.
    Buna rağmen, yol haritası fikrine verilen uluslararası destek, COP31’e doğru fosil yakıt tartışmasının daha güçlü ve daha keskin bir şekilde geri döneceğini gösteriyor.

    2. Adaptasyon finansmanında hedef büyüdü ama takvim gecikti
    COP30’un ikinci büyük başlığı, iklim değişikliğinin etkilerine uyumu finanse edecek kaynakların nasıl artırılacağıydı.
    “Mutirão” adı verilen karar metni ile COP30’da adaptasyon finansmanı için iki önemli siyasi çağrı yapıldı:
    (i) Uyum fonlarından yapılan yıllık finansman çıkışlarının 2022 seviyesine kıyasla 2030’a kadar üç kat artırılması yönünde çabaların güçlendirilmesi,
    (ii) Uyum finansmanının 2035’e kadar en az üç katına çıkarılması için kolektif çabaların hızlandırılması.” Bu ifade, gelişmekte olan ülkelerin beklentisi olan net ve bağlayıcı bir artış hedefini karşılamasa da, siyasi bir mesaj olarak önem taşıyor.
    Ancak geliştirilen ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki beklenti farkı devam ediyor:
    Savunmasız ülkeler daha erken tarihli, açık ve bağlayıcı bir finansman hedefi beklerken,
    Gelişmiş ülkeler daha esnek, bağlayıcılığı düşük ifadelerde ısrar etti.
    Sonuç: Artış hedefi var, fakat gerçek kaynak akışının ne kadar hızlı sağlanacağı hâlâ belirsiz.

    3. Küresel Adaptasyon Göstergeleri: 60 maddelik liste tartışmaları büyüttü
    COP30’un teknik omurgasını oluşturması beklenen Küresel Uyum Hedefi (GGA) göstergeleri, uzun süredir müzakerelerin en çetrefilli konularından biriydi.
    İki yıl süren uzman çalışmalarının ardından ortaya çıkan 60 maddelik gösterge listesi, son dakikada yapılan değişiklikler nedeniyle tartışma konusu oldu.
    Listede finansman, teknoloji transferi, kapasite geliştirme ve toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar gibi kritik alanlara ilişkin göstergeler yer alıyor olsa da, son dakika yapılan değişiklikler bu göstergelerin bütünlüğüne ve uygulanabilirliğine dair soru işaretleri yarattı. Bu durum, ülkelerin uyum ilerlemesini ölçmek için ihtiyaç duyduğu net çerçevenin henüz tam olarak sağlanamadığını gösteriyor.
    En büyük sorun ise şu:
    Bu göstergeler ülkelerin uyum ilerlemesini ölçmesi gereken temel çerçeve olmasına rağmen, uygulama netliği zayıf. Bu nedenle, 2026–2027 döneminde göstergelerin yeniden gözden geçirilmesi ve güçlendirilmesi bekleniyor.

    4. Madde 6 çıkmazı: Karbon piyasalarında belirsizlik daha da derinleşti
    Paris Anlaşması’nın Madde 6 mekanizmaları COP30 boyunca en sert tartışmaların yaşandığı alanlardan biri oldu.
    • Bazı ülkeler daha sıkı bütünlük kuralları, daha şeffaf muhasebe ve teknik riskli kredilerin engellenmesi gerektiğini savunurken,
    • Diğerleri aşırı detaylı kuralların ulusal esneklik alanını daraltacağını belirtti.
    PACM (Paris Agreement Crediting Mechanism) üzerindeki görüş ayrılıkları giderilemedi ve birçok dosya yine kapanamadı.
    Bu durum, uluslararası karbon piyasalarının net bir yön belirlemesi için COP31’i kritik hâle getiriyor.

    5. Doğa temelli çözümler ve orman koruma fonlarında ivme yükseldi
    COP30’un olumlu başlıklarından biri, doğa temelli çözümler için artan siyasi destek ve yeni finans mekanizmaları oldu.
    Brezilya COP Başkanlığı inisiyatifinde başlatılar bir girişim olan Tropical Forest Forever Facility (TFFF), orman kaybını durdurmak için uzun vadeli ve yüksek bütünlüklü bir fonlama modeli sunuyor. Bu girişim, özellikle Amazon, Kongo ve Güneydoğu Asya havzalarındaki ülkeler tarafından güçlü biçimde sahiplenildi.
    Ayrıca 15 ülkenin, topluluk ve yerli halklara ait 160 milyon hektar alanın tanınmasına yönelik ortak taahhüdü, COP30’un sosyal adalet ve doğa koruma eksenini güçlendiren en kritik gelişmelerden biri oldu.
    Bu adım, orman koruma politikalarının yalnızca finansal değil, aynı zamanda topluluk temelli yönetişim mekanizmalarıyla da desteklenmesi gerektiğini net biçimde ortaya koyuyor.
    Doğa temelli çözümler bu COP’ta bir kez daha şu mesajı pekiştirdi:
    Ormanları korumadan 1.5°C hedefine ulaşmak imkânsız.

    6. Ticaret önlemleri: CBAM ve yeni karbon düzenlemeleri küresel gerilim hattı yarattı
    COP30’un en sert tartışma başlıklarından biri, iklim politikaları ile ticaret arasındaki giderek büyüyen gerilim oldu.
    Özellikle Avrupa Birliği’nin Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması (CBAM) gibi tek taraflı ticaret önlemleri, gelişmekte olan ülkeler tarafından güçlü şekilde eleştirildi.
    Bu ülkeler, karbon yoğun ürünlere getirilen ek vergilerin ihracat gelirlerini azaltacağını, küresel ekonomide yeni eşitsizlikler yaratacağını, “yeşil korumacılık” riskini büyüttüğünü savunarak COP metnine ticaret önlemlerine ilişkin daha net koruyucu ifadeler eklenmesini istedi.
    Sonuç olarak Belém’de şu çerçeve benimsendi:
    2026–2028 arasında üç ayrı çok taraflı diyalog düzenlenecek ve bu oturumlarda ticaretin iklim politikalarıyla ilişkisi—fırsatlar, engeller ve uluslararası işbirliği alanları—kapsamlı biçimde ele alınacak. Bu çalışmaların çıktıları 2028’de düzenlenecek üst düzey toplantıda değerlendirilerek daha adil ve uyumlu bir küresel ticaret–iklim çerçevesine yönelik politika önerileri şekillendirilecek.
    Bu süreç hem AB hem de yükselen ekonomiler için oldukça kritik olacak; çünkü ticaret ve iklim politikaları artık birbirinden ayrı düşünülemeyecek bir noktaya gelmiş durumda.

    7. Toplumsal cinsiyet: Yeni Gender Action Plan kabul edildi
    COP30’un en az konuşulan ama en kritik çıktılarından biri, Yeni Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı’nın (Gender Action Plan – GAP) kabul edilmesi oldu.
    Müzakerelerde zaman zaman gerilim arttı; bazı ülkeler “gender” kavramının kapsamını daraltmak isterken, diğerleri daha kapsayıcı bir çerçevenin zorunlu olduğunu savundu. Tüm bu tartışmalara rağmen sonuç metni önemli kazanımlar içeriyor:
    • İklim politikalarında toplumsal cinsiyet analizinin zorunlu hâle getirilmesi,
    • Verilerin yaş, coğrafya, engellilik gibi boyutlarda ayrıştırılarak toplanması,
    • Kadınların ve kız çocuklarının iklim uyumu ve azaltım süreçlerinde karar mekanizmalarına daha güçlü dahil edilmesi,
    • Yerli halk, genç kadınlar ve dezavantajlı gruplar için özel politika alanlarının tanınması.
    Bu karar, iklim krizinin kadınlar üzerindeki orantısız etkisini görünür kıldığı gibi, COP31’e giderken “iklim adaleti” tartışmasının daha geniş bir çerçeveye taşınacağını da gösteriyor.

    Yolun devamı Antalya’da yazılacak
    COP30 hem ilerleme hem de tıkanmaların aynı anda yaşandığı bir zirve oldu.
    Fosil yakıt tartışmaları sürerken uyum finansmanı için yeni hedefler belirlendi; doğa temelli çözümlere güçlü destek geldi. Karbon piyasaları belirsizliklerle dolu karmaşık bir alana dönüştü; toplumsal cinsiyet politikaları ise olumlu bir çerçeveyle güncellendi.
    Ve tüm bu başlıkların ortasında dünya için kritik bir karar alındı:
    2026’da COP31, Antalya’da düzenlenecek.
    Bu karar yalnızca diplomatik bir takvim konusu değil—Türkiye’nin iklim diplomasisinde çok daha görünür, etkili ve aktif bir rol üstleneceğinin işareti.
    COP30’un bıraktığı eksik dosyalar, tartışmalı başlıklar ve tamamlanması gereken uygulama adımları şimdi Türkiye’nin ev sahipliğinde şekillenecek.

    Kaynakça
    Carbon Pulse — COP30 Günlük Özetleri (Gün 8–10), karbon piyasası müzakereleri ve Madde 6 tartışmaları.
    RTÉ News — “COP30 climate summit deadlocked as EU rejects draft deal” (22 Kasım 2025).
    AFP / Reuters havuz haberleri — COP30 kapanış metni, AB’nin taslak metni reddi, fosil yakıt tartışmaları.
    UNFCCC — COP30 resmi belgeleri, Mutirão Kararı, GGA göstergeleri, NAP değerlendirme kararları (2025).
    IISD – International Institute for Sustainable Development — “COP 30 Outcome: What it means and what’s next” (22 Kasım 2025).
    UN Environment Programme — adaptasyon finansmanı ve GGA sürecine ilişkin teknik notlar.
    COP30 Brezilya Başkanlığı — TFFF (Tropical Forest Forever Facility) başlatma duyuruları ve orman koruma finansmanı açıklamaları.
    Brezilya Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı — zirve kapanış basın açıklamaları.
    Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı — COP31 ev sahipliğine ilişkin ikili anlaşma duyuruları (Brezilya–Türkiye).
    Avustralya Hükümeti — COP31 müzakere başkanlığına dair açıklamalar.
    Natural Resources Defense Council (NRDC) — COP30 adaptasyon finansmanı ve AB’nin pozisyonuna dair analizler.
    G20 Johannesburg Deklarasyonu — fosil yakıt dönüşüm yol haritasının COP süreçlerine taşınmasına dair diplomatik arka plan.

Çocuklar İçin

Keşfet ? Öyküler Kitap Kurdu